18 Mayıs 2019

HOLLANDA TARIMDA BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ KORUMAK İÇİN 2030 VİZYONUNU BAŞLATTI...


Hollanda tarımda biyolojik çeşitliliği korumak için 2030 vizyonunu başlattı...

Nisan, 2019...

Hollanda hükümeti, ülke tarımının geleceği için doğal kaynakların korunması ve sektörün çevresel etkisinin azaltılmasına öncelik veren yeni bir vizyon başlattı.

Yeni 2030 Bitki Koruma Vizyonu iki ilkeye dayanıyor: yenilikçi bitki ıslahı ve hassas ya da akıllı tarım... Bu iki konu da AB tarımının geleceği açısından büyük değer taşıyor.

Hollanda Tarım Bakanı Carola Schouten, "Pestisitler, iyi ve kaliteli üretim sağlamak için önemli" diyor, "Bununla birlikte çevresel olumsuz etkileri azaltmak için pestisitlere mevcut bağımlılık düzeyinde radikal bir geri dönüşe ihtiyacımız olacak."

Schouten, vizyonun bir "paradigma değişikliği" olduğunu söylüyor. Daha dayanıklı bitkilerin ve yetiştirme yöntemlerinin mevcudiyeti ile birlikte, pestisit kullanma ihtiyacı daha az olacak.

Pestisit kullanımı akıllı olmalı...

Schouten, "Çevresel emisyonları en aza indirmek ve bitkisel üretimin neredeyse hiç kalıntı bırakmaması için pestisit kullanımının da 'akıllı' (smart) olması gerekir” şeklinde konuşuyor.

Hollanda planına göre, bitkiler pestisit kullanımıyla zararlılardan ve hastalıklardan daha iyi korunacak. Hollanda Tarım Bakanlığı, bu yolla, doğa ve biyolojik çeşitliliği, sağlıklı türleri ve çiftçiler için sağlam bir ekonomik perspektifi korumayı hedefliyor.

'Doğal düşmanlar' yetiştiriciliği...

Hollanda hükümeti, pestisitlere bağımlılığı azaltmak için bitkilerin doğal savunmasını güçlendirmenin vizyonun merkezinde olması gerektiğini vurguluyor. Bitki ıslahı yoluyla bitkilerin hastalıklara ve zararlılara karşı daha mukavim hale geleceğini savunuyor.

Bakanlık yetkilileri, "Bitkiye yeterli besin sağlayan iyi ve sağlıklı bir toprak da bu mukavemete katkıda bulunur. Mümkün olan yerlerde, yetiştiriciler doğal düşmanları kullanmalı, bunları aktif olarak kullanarak - seralarda sebze yetiştirmek için olduğu gibi - ya da yakın çevrede bulunan doğal kaynakları kullanıp güçlendirerek (fonksiyonel tarımsal çeşitlilik) üretime devam edilmeli" şeklinde açıklama yapıyor.

Yeni bitki ıslah teknikleri (NPBT'ler) terimi, bitkilerin genetik mühendisliği için kuraklık toleransı ve haşere direnci gibi doğal özellikleri geliştirmek için bilimsel yöntemleri tanımlar.

NPBT'ler konusundaki tartışma, Brüksel'de bir mahkemenin Temmuz 2018'de mutajenez yoluyla elde edilen organizmaların genetik olarak değiştirilmiş organizmalar olduğu ve prensip olarak GDO direktifine girmesi gerektiğine karar vermesinden bu yana sıcaklığını koruyor.

Tarım-gıda endüstrisi ise bu tekniklerle elde edilen bitkilerin doğal olarak veya doğal süreçleri taklit eden geleneksel çapraz-yetiştirme teknikleriyle meydana gelebileceğini söyleyerek GDO sınıflamasına itiraz ediyor.

Rakipler için, NPBT'ler arka kapıdan dolanarak GDO'ları eşzamanlı olarak kendi tohumlarını kullanma hakkını kaybedecek olan Avrupalı ​​çiftçilere satma girişimi anlamına geliyor. Argümanları, tüm bu tekniklerin AB’nin katı GDO onay süreci kapsamında olması gerektiğidir.

EURACTIV.com ile yakın tarihte yapılan bir röportajda, AB Sağlık Komiseri Vytenis Andriukaitis'e göre, bu yeni yöntemler yeni bir mevzuat gerektiriyor. Çünkü bitkilere yabancı bir DNA eklemesi söz konusu değil, o yüzde şu anda GMO'lar ilgili yapılacak bir şey yok.

Hassas tarım uygulamaları...

Hollanda'nın bu geleceğe dönük yeni planının bir diğer unsuru da, tarım ilacı kullanımının azaltılması yoluyla iklim değişikliği sorununu çözme doğrultusunda bir araç olarak hassas tarım uygulamalarının getirilmesidir.

Hollanda Tarım Bakanlığı hassas tarım uygulamalarının bitkileri ve toprağı daha iyi izlemeye yardımcı olduğunu ve risk durumunda erken uyarı sağlama özelliğinin altını çiziyor.

Yanı sıra pestisitler daha sonra hedeflenen şekilde kullanılabilir. Pestisitlere ihtiyaç duyulduğunda, düşük riskli çeşitler tercih edilmeli ve çevreye emisyonu en aza indirmek için de (yeni) teknikleri hayata geçirmeli...




Etiketler: , , ,

HİÇ MAKADEMYA FINDIĞI YEDİNİZ Mİ? ÇİN BU ÜRÜNDE ÇOK İDDİALI...


Ekim ayında Çin'in ev sahipliğinde düzenlenen 8. Uluslararası Makademya Fındığı Sempozyumu'na katılımlarının ardından, Güney Afrika tarımsal sanayi şirketi Green Farms Nut Company, stratejik pazarlama işi Green&Gold Macadamias ile birlikte makademya fındığı endüstrisi hakkında değerli bilgiler paylaştı...

Green&Gold Macadamias CEO'su Brian Loader, “Çin’in küresel makademya tedarik üssü üzerindeki öngörülen potansiyel etkisi önemli. Gelişmekte olan bölgelerden gelen işbirliği ve mentorluk, tüketiciyi sağlamak için zorunlu. İş beklentileri (kalite ve güvenlik gereklilikleri dahil olmak üzere), şu anda yeni gelişen Çin pazarı tarafından karşılanıyor. Önde gelen bir makademya pazarlama şirketi olarak, dünya çapındaki tüketimi konusunda büyümenin ve hızlı inovasyonun devam edeceğini öngörüyoruz ”diyor.

Olağanüstü büyüme öngörülmüş

Loader, "Şu anda Çin’in üretimi, küresel mahsulün (213.000 mt) yaklaşık yüzde 8’ini (18.000 mt ton) temsil ediyor. Ülkenin orta kademeli iç projeksiyonlarına dayanarak, 2025'te, yani bundan altı yıl sonra 450.000 mt ton üretecek. Çin'de ağaç dikimleri devam ederken, bu süre bir makademya ağacının ilk ürününü alması için ortalama dönemi gösteriyor.

Son yedi yılda (2011-2018), küresel makademya arzında yüzde 60 artışla, 125.000 mt'dan 200.000 mt'a yükseldiği görüldü. Gelecek altı yıl (2019-2025), Çin'in öngörülen büyümesini karşılaması durumunda, mevcut 200.000 mt tonun tahmin edilen 800.000 mt tona ulaşması öngörülen yüzde 300'lük tahmini bir büyüme ile endüstrinin yapısını değiştirecek" diye konuşuyor.

“Pazar çeşitliliği ve erişim artan talebe karşı kritik olmaya devam ediyor. Nüfus artışının yanı sıra, dünya genelinde sağlıklı, etik ve bitki temelli beslenme eğilimleri artmaktadır. Şu anda Macadamias küresel fındık üretiminin yüzde 1.5'ini temsil ediyor ve bu genişleme için muazzam bir kapsam sunuyor. Bu fındıkların kendine has özelliklerini ve faydalarını hayata geçirerek, sektörün bu fırsatı kullanması gerekiyor” ifadelerinde bulunan Loader, son olarak şu değerlendirmeyi yapıyor: "Green& Gold Macadamias, dünyanın dört bir yanındaki önemli büyüyen bölgelerden makademya kaynakları sağlıyor. Organizasyonumuz, Çin’in üretim ve tüketim pazarlarının gelecekteki başarısını geliştirmek için yurt içinde ve yurt dışında ilgili paydaşlarla yakın işbirliği içinde çalışan özel bir ekibe sahiptir."



Etiketler: ,

FAO: GELENEKSEL TARIM SORUNLARI ÇÖZMÜYOR, İNOVASYONA İHTİYACIMIZ VAR


Sürdürülebilir tarım için gerekli küresel eylem...

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Direktörü Jose Graziano da Silva, "Hiçbir ülke tek başına tam olarak karşılaştığımız tüm zorlukların üstesinden gelemez, bu yüzden küresel hareket etmeliyiz. Kimse geride bırakılmamalı" dedi.

FAO Konseyi’nin, kuruluşun idari ve mali işlerini yöneten yönetişim organı, hafta boyunca süren görüşmelerin sona ermesiyle, José Graziano da Silva, yaptığı açıklamada, katılımcıların fikir birliği içinde karar vermelerini övdü ve görev süresi 2019'da sona erdikten sonra da bu yaklaşımı sürdürmelerini istedi.

İnovasyona ihtiyacımız var

"2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi, aşırı yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması ve yaşanabilir bir ortamın sağlanması gibi küresel hedeflere ulaşmak için ortak eylem konusunda temel bir araçtır" diyen Graziano da Silva, "Ülkeler geleneksel tarımsal yaklaşımlar temelinde sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşamıyor. Dolayısıyla inovasyona ihtiyacımız var" şeklinde konuştu.

Bu yıl Konseydeki müzakereler arasında bütçe planları ve üye ülkeler ya da FAO’nun tarım, ormancılık ve balıkçılık da dahil olmak üzere ana çalışma alanlarını düzenleyen teknik komiteler tarafından sunulan teklifler ve önerilen girişimler de yer aldı.

Konsey üyeleri, FAO’nun sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerinde öncü rolünü onaylayarak, kuruluşun “bu konularla mücadele etmek için doğru forum” olduğunu ve bu konumu desteklediklerini belirtti.












Etiketler: , ,

"AFRİKA TARIMININ GELECEĞİNİN İNOVATİF UYGULAMALARA BAĞLI OLDUĞUNU BİLİYORUZ"


Tarımsal yenilik Afrika'nın büyümesine nasıl yardımcı oluyor?

Güney Afrika Cumhuriyetinde, hükümet tarım sektöründe 20 mesleği 'kritik beceri' olarak listeledi. Her meslek birçok uzmanlık alanıyla bağlantılı ve bunlarla ilgili yüzlerce iş fırsatı var. Bu kıt beceriler arasında toprak ve mera uzmanları, tohum araştırma teknisyenleri, sulama mühendisleri, zirai ilaçlama operatörleri ve mezbaha veterinerleri bulunuyor.

Fırsat yelpazesi çok geniş olsa da, özellikle çiftçilerin ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya olduğu Afrika'da toprak bilimcilerin rolü kritik olmaya devam ediyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Afrika’nın tarım arazilerinin yüzde 50’sinden fazlasının besinlerin tükenmesi, toprak asitliği ve erozyon gibi ciddi toprak sorunlarına sahip olduğunu tahmin ediyor. Bu zorluklar sadece üretkenliği sınırlamakla kalmıyor, aynı zamanda Afrikalı çiftçilerin de yeterli gıda üretme yeteneğini kısıtlıyor.

Kullanılmayan ekilebilir arazi fırsatı

Laeveld Agrochem Pazarlama Direktörü Corné Liebenberg, Afrika kıtasının büyüme fırsatına sahip en büyük coğrafi alan olduğuna dikkat çekiyor: "Afrika, tüm kıtaların en kullanılmayan ekilebilir alanlarından oluşuyor. Bütün dünya yeterli gıda üretimi ve küresel bir gıda krizini önlemek için Afrika'ya bakıyor."

Laeveld Agrochem için bu çoklu zorluk ilham verici bir çözüme yol açtı. Hassas tarım uygulamalarına olan tutkuları, bitki ve toprak sağlığını geliştirirken, mahsullere özgü besin, uyarıcı ve enerji ihtiyaçlarını karşılayan bir dizi özel beslenme ve toprak sağlığı ürünleri formüle eden ve üreten bir şirket olan Agri Technovation'ın kurulmasıyla sonuçlandı.

FAO tarafından yayınlanan bir raporda, Sahra altı Afrika'da yaklaşık 51 milyon çiftliğin bulunduğu ve bunların yine yaklaşık 41 milyonunun iki hektardan daha küçük olan küçük çiftlikler olduğu belirtildi. Bu küçük tarım işletmelerinin ancak çok azı yeni ve gelişmiş değer zincirleri ile bağlantılı.
Laeveld Agrochem gibi çözüm odaklı bir işletme ise, hizmetlerini bu çiftçilerin yararlanabileceği alanlara kadar genişletmek için inovatif yani yenilikçi hizmet araç ve yolları sunma çabası içinde.

Tarımsal fırsatlar

Güney Afrika'da, yaşlanmakta olan çiftçi nüfusu ki ortalama yaşları 60 civarında, ancak bu durum sektör ve gençler için de yeni fırsatlar ortaya çıkarıyor.

Hükümetin Ulusal Kalkınma Planına göre, sektörün 2030 yılına kadar yaklaşık bir milyon kişiye iş yaratması bekleniyor. Bu olgu ise yenilikçi ve motive olmuş gençlerin Güney Afrika Cumhuriyetinde ekonominin geleceğinde büyük rol oynayacağı düşünülen tarım sektörünün bir parçası olmaları için yeni ihtiyaç ve fırsat olduğu anlamına geliyor.

“Değişimin hemen her seviyede tek çözüm olduğu tarım gibi bir sektörde, çiftçilere ve sektörün gelişmesine destek olmak, büyümek ve küresel olarak rekabet edebilmek için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız. Çünkü Afrika tarımının geleceğinin yenilikçi (inovatif) uygulamalara bağlı olduğunu biliyoruz.”












Etiketler: , ,

PAKİSTAN'DA DAHA FAZLA PAMUK ÜRETİMİ İÇİN ÇİFTÇİ İKNA EDİLECEK...


Faisalabad - Pakistan Hükümeti, pamuğun ulusal ekonominin güçlendirilmesinde oynadığı önemli göz önüne alarak, gübreleme ve tohumlama sübvansiyonu sağlamak suretiyle pamuk üretimini artırmak için kapsamlı bir strateji geliştiriyor.

Tarım Bakanlığı sözcüsü geçtiğimiz Çarşamba günü, pamuğun çok değerli bir ekonomik ürün olması dolayısıyla "Beyaz Altın" olarak adlandırıldığını söyledi.

Hükümetin çiftçileri pamuk ekiminin azami ölçüde artırılması yönünde ikna etme kararı aldığı belirtiliyor. Bu çerçevede Hükümet, bu yıl için 15 milyon balyalık pamuk hedefini netleştirmiş durumda. Hedef doğrultusunda Pencap’da 2 milyon hektarlık bir alanda pamuk ekimi yapılacak.

Bu bağlamda, tarım bakanlığının saha personeli de yetiştiricileri ikna etmek için harekete geçti, böylece pamuk tarımının azami miktarda ekiminin yapılması ve üretimin artırılması sağlanacak.

Ayrıca, tarım bakanlığı, konuya ilişkin seminerler, eğitim atölyeleri ve oturumlar düzenleyen kapsamlı bir strateji tasarlandığını, saha çalışanlarına da pamuk yetiştirme hedefleri ve performanslarının düzenli olarak izlenip kontrol edileceği açıklaması yaptı.

Son olarak, Bakanlıktan yapılan açıklamada, saha personelinin, pamuk üreticilerinin verilerini de derlemeye yönlendirildiğini ve böylece hükümetin bu sektör için ilan ettiği teşvik ve sübvansiyonlardan çiftçilerin en yüksek düzeyde yararlanabilecekleri bilgisine yer verildi.






Etiketler: , ,

17 Mayıs 2019

AFRICA TRADE WEEK TO BE HELD 23-25 JUNE IN SOUTH AFRICA...


With average annual growth for sub-Saharan Africa forecast at 8% until 2023 - a positive outlook following the downturn between 2015 and 2017 - the continent is looking increasingly attractive as a trade and export destination.

This is according to Liz Whitehouse, MD of Africa House, who addressed delegates at an Embassy/Consulate breakfast hosted by dmg events in Midrand this week, ahead of Africa Trade Week.

Economic development drivers

Whitehouse pointed out that East Africa is primarily the driving force of growth on the continent, with the regional economy showing no contraction, as opposed to other regions. This is largely because East Africa is not an extractives-dependent region, with mining and oil and gas only now starting to become of some importance. With South Africa and Nigeria excluded from regional data, East Africa emerged as the largest regional economy by 2018, she noted.

On the other hand, Southern Africa – even including South Africa – is the worst performing major region, with Angola, Mozambique, Zambia and DRC all hit by commodity price declines, while Zimbabwe, eSwatini and Malawi were affected by a combination of commodity prices, drought and governance issues.

“West Africa looks relatively good, with the regional GDP growing from $600 billion to over $1 trillion and Nigeria expected to rebound in 2019 and beyond,” says Whitehouse. “Central Africa is the smallest regional economy, but ticks along and is expected to maintain growth of around 3.5% a year – much of it driven by regional gateway Cameroon.”

Whitehouse noted that by 2023, the continent will see five economies of over $100 billion (Nigeria, South Africa, Kenya, Angola and Ethiopia); and five more of over $50 billion (Tanzania, Ghana, Cote d'Ivoire, DRC and Cameroon).

Corridor development

She points out that in many African countries and regions, key development drivers are inextricably linked to corridors – either by design or fortune. “As such, corridor development and ‘anchor tenants’ or projects are once again becoming critical in Africa’s development story.”

Whitehouse identifies several sectors which are key development drivers on the continent: agriculture, extractives (stranded minerals), urbanisation & rising incomes, industrial, and ICT, telecoms and power.

On the point of urbanisation, Whitehouse points out: “Urban areas in Africa comprise 472 million people. That number will double over the next 25 years as migrants push to cities and due to internal city growth. The largest cities grow as fast as 4% annually.”

She describes the urban “middle class” as not yet a stable entity, but a large “floating class” that hovers just above the poverty line, while the lower-middle consumer group added two million people a year in last decade. The upper-middle class remains a relatively small group, but is growing.

“Wealthier Africans are largely urban and are driving consumption of consumer goods and building materials,” Whitehouse says.

Africa’s top import markets remain South Africa, Nigeria, Kenya, Ghana and Angola, with the key source of supply for all these markets being China. Not surprisingly, China also holds a significant part of the key supplier market share in these countries – 19% in South Africa and Angola and 33% in Nigeria, Kenya and Ghana.

Africa Trade Week

According to Lynn Chamier, event director at dmg events, Africa Trade Week will bring the world to Africa and Africa to the world to source products, discuss issues and trends, and identify opportunities for international trade.

Africa Trade Week will be held from 23 to 25 June 2019 at the Gallagher Convention Centre, in Midrand, and includes the co-location of the South African International Trade Exhibition (SAITEX), The Hotel Show Africa, and Africa’s Big 7.







GIDA ŞİRKETLERİ YUMURTAYA ALTERNATİF ÜRETME ÇALIŞMALARINA HIZ VERİYOR...


Gıda şirketleri, yumurtaya alternatif üretmek için çalışmalarına hız verdi. Üreticiler, yumurta ticaretinin maliyetinin arttığını ve yumurtanın salmonella enfeksiyonu da dahil birçok ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğini belirterek yumurtaya alternatif gıda arayışını savundu.

Bloomberg'ın haberine göre ilk kez 2015 yılında Follow Your Heart şirketi tarafından VeganEgg (Vegan yumurta) pazarlandı. Yumurta önce su yosunlarından elde edilen glütensiz undan daha sonra da soya fasulyesi tozundan üretildi.

Follow Your Heart şirketi CEO’su Bob Goldberg, şirketin bu yılın sonuna kadar gerçeklerine daha da benzeyen yumurta üretmeyi hedeflediğini söyledi.

Soya fasulyesi tozundan yapılan bu yumurta, Spero şirketi tarafından kabak çekirdeği proteininden üretilen bir başka yumurtayla yarışıyor.

Daha önce Hampton Creek olarak bilinen Just Inc. şirketi de geçen yılın sonlarında börülceden elde edilen proteinden yapılan alternatif bir yumurta üretimine başlamıştı.

Şirket, üretim sürecinin başlamasının ardından sadece bu yıl ABD’de yaklaşık 3 milyon yumurta sattığını duyurdu. Avrupa’ya ve Asya'ya da ihracat yapmayı planladıklarını kaydetti.

ABD’li şirket Clara Foods, mayadan alternatif yumurta üretmek için çalışmalar yürüttüklerini ve bu ürünün en kolay çözünen proteine sahip olacağını açıkladı.

ABD Gıda ve İlaç Dairesi, her yıl yaklaşık 79 bin ABD’linin kirli yumurtalardan dolayı hasta olduğunu bildirdi.

Ancak insanların çoğu halen hiçbir yumurtanın gerçek bir yumurtaya dönüşemeyeceği ve dengeli beslenme için doğal ve hayvansal ürünlerin tüketilmesi gerektiği görüşünde.

ABD Yumurta ve Tavukçuluk Konseyi, tüketicilerin yumurta alternatiflerini denemeye istekli olmadıkları belirterek bu yumurtaların zararlı olmadığını fakat sağlıklı ve dengeli beslenme için hayvansal ve doğal ürün tüketmenin çok daha önemli olduğunu vurguladı.

Pazarlama araştırması yapan Nielsen şirketi, yumurtanın ağırlıklı olarak yemeklerin hazırlanmasında kullanılması nedeniyle gerçek yumurta pazarının durumdan henüz ciddi ölçüde etkilenmediğini bildirdi.

Kaynak: Londra, Şarku'l Avsat

ABD SIĞIR ETİNİ YENİDEN JAPONYA'YA İHRAÇ EDEBİLECEK...


Basın bülteni...

Washington, D.C., 17 Mayıs, 2019

ABD dana etini yeniden Japonya'ya ihraç edebilecek...

ABD Tarım Bakanı Sonny Perdue, ABD ve Japonya'nın sığır eti ticareti konusunda yeni bir anlaşma yaptığını söyledi. Söz konusu anlaşma ile Japonya uzun süredir ABD'den ithal edilecek sığır eti üzerinde uygulamakta olduğu kısıtlamaları kaldırıyor.

Geçtiğimiz hafta Japonya'nın Niigata şehrinde yapılan G-20 Tarım Bakanları toplantısında Japon hükümet yetkilileri ile bir araya gelen Sonny Perdue, bilim merkezli ticaret kurallarının önemi hususunda ortak görüş içinde olduklarını açıkladı.

Hemen yürürlüğe girmesi beklenen anlaşma şartlarına göre, yaş durumu dikkate alınmaksızın, bütün sığır ürünleri 2003 tarihinden bu yana ilk defa Japonya'ya ihraç edilebilecek.

Bakan Perdue, yaptığı açıklamada, "Amerikan çiftçileri için bu çok güzel bir haber. Bundan böyle yüksek kaliteli, güvenilir ve lezzetli dana etimiz Japonya'ya rahatlıkla girebilecek. Japonya'nın bu kararının bilim merkezli politikalar çerçevesinde işleyen pazarlar açısından yol gösterici olacağına inanıyoruz" ifadelerini kullandı.




KENYA'DA KURAKLIK SİYAH ÇAY ÜRETİM VE SATIŞINI OLUMSUZ ETKİLEDİ...



Kenyalı çay üreticileri, çalışanlarının yarısını izinli olarak gönderiyor ya da yaprak işleme fabrikalarında üretimi yarıya indiren uzun süreli kuraklık yüzünden tali işler ile ilgili görevler veriyor.

Tüccarlara göre, emtia fiyatları, dünyanın en büyük siyah yaprak çeşidinin ihracatçısı olan ülkede, ürün darboğazı sebebiyle yükselebilir.

Kenya Çay Üreticileri Birliği İcra Kurulu Başkanı Apollo Kiarii, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, "Haftanın üç günü çalışıyoruz çünkü toplayacak ürün yok" diyor.

Kiarii'ye göre işçiler normal olarak haftada altı gün çalışıyor ancak operasyonu tam olarak yürütmesi beklenen işçi sayısının yaklaşık yarısı şu anda çalışamıyor.

Sıcak ve kuru hava

Kenya Meteoroloji Dairesi'ne göre yağışların Nisan ayında zirveye çıkması gerekir. Ülkenin çoğu bölgesi yüksek sıcaklıklar dolayısıyla kuru kaldı. Kuru dönemin ayın kalan yarısında da devam etmesi bekleniyor.

Mombasa çay müzayedesini yöneten Doğu Afrika Çay Ticaret Birliği Genel Müdürü Edward Mudibo, "Üretimin azalmasıyla birlikte fiyatların yükselmesi gerekiyor" diye konuşuyor.

Ancak Mudibo, "Orada hala çok fazla stok var ve fiyatta yükselme etkisini, stoklarda bulunan çayın verildiği bir ay sonra hissedilir" dedi.

Kenya’nın liman kenti Mombasa’daki müzayedede ortalama çay fiyatı, yaklaşık 11.1 milyon kilogram teklif edildiğinde, geçen hafta kilogram başına yüzde 2’ye düşerek 1.93 dolara geriledi. Mudibo'ya göre, bu fiyat, üreticinin işletme maliyetlerinin 0,5 doların üzerinde.

Kiarii ise, Kenya Çay Üreticileri Birliği altındaki şirketlerin 55.000 kadar işçi çalıştırdığını söylüyor. Kenya, 2018'de 492,9 milyon kilogramlık rekor bir üründen 141 milyar şilin (1.4 milyar dolar) kazandı.

Sanayi şirketleri ülkenin toplam üretiminin yüzde 40'ını oluşturan en büyük çay alanlarını temsil ederken, geri kalanını üreten küçük ölçekli çiftçiler Kenya Çay Kalkınma Ajansı çerçevesinde örgütlenmiş bulunuyor.



Etiketler: , ,

NESTLE SOYA BAZLI ETSİZ BURGER YATIRIMINA GİRİYOR...


Dünyanın büyüyen vejetaryen popülasyonu için artan talebi karşılayabilmek maksadıyla sürdürülen yarış, Nestle SA'nın soya protein bazlı burgerlerini bu yıl Avrupa ve ABD'de tanıtmayı planladığını açıklamasıyla daha da ısınıyor.

Nestle'nin etsiz Incredible Burger'ı, bu ay Garden Gourmet markasıyla Avrupa’daki süpermarketlerde sunuma, Almanya, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerde satışa başlayacak.

Yılın sonlarına doğru, dünyanın en büyük gıda şirketi Nestle tarafından geçtiğimiz Salı günü yapılan açıklamada, Sweet Earth markalı ürünlerin satıldığı merkezlerde, Awesome Burger adı verilen Amerikan lezzetleri için tasarlanan bir sürüm satışa sunulacak.

Tüketicilerin giderek et talebini azaltmaları karşısında, gıda şirketlerinin alternatifler ürün arayış için araştırmaları devam ediyor. Nestle’nin açıklaması, uluslararası restoran markası Burger King'in, ABD'de St. Louis bölgesindeki Impossible Foods’ın köftelerini kullanarak etsiz burger denemelerine başlayacağını söyledikten hemen sonraki güne denk geldi.

Nestle’nin et ikamesi ürününün tadına bakmış olan Zürih’te MainFirst’in analisti Alain Oberhuber “Bu büyük bir trend” dedi. "Onu çok sevdim. Sos olmasa bile, gerçekten büyük bir tad farkı bulamıyorsunuz."

FAO: GIDA VE TARIM ÇALIŞMA GRUBU İLE MÜLTECİLERE DESTEK SAĞLIYORUZ


Basın bülteni...

FAO Türkiye’deki mültecileri desteklemeye yönelik faaliyetlerine devam ediyor!

Türkiye’de yer alan başta Suriyeli mültecilerin dayanıklılıklarının artırılması için FAO, gıda ve tarım desteği ile ilgili faaliyetleri koordine etmek ve geliştirmek amacıyla çalışmalar yürütüyor.

photo2


16 Mayıs 2019; Ankara, Türkiye– Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2019-2020 yılı Birleşmiş Milletler Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı’nın içinde yer alan insani bir koordinasyon platformu olan Türkiye için Gıda Güvenliği ve Tarım Çalışma Grubuyla çeşitli çalışmalar yürütüyor.

FAO ve UNHCR, Türkiye'deki koordinasyon yapısını açıklamak ve Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planının (3RP) amaçlarını tanıtmak amacıyla 26 yerel STK'yı hedef alan yarım günlük bir atölye çalışması düzenledi. Atölye çalışması ayrıca yerel STK'lar arasındaki sosyal uyumu arttırmayı da amaçlıyordu. Çalıştay sırasında, yerel STK'ların Türkiye’nin güneydoğusundaki mülteci yanıtı içindeki rolünün yanı sıra, yerel STK’ların mevcut bağlamda ne gibi zorluklarla karşı karşıya kaldıklarına dair açık bir tartışma gerçekleşti.

Katılımcılar 3RP'nin bir parçası olma isteğinin yanı sıra, sektördeki çalışma grupları ve Güneydoğu Anadolu’daki mülteci koordinasyon yapısı ile daha fazla ilgili olmak istediklerini ifade ettiler. Ek olarak, yerel STK'ların valiliklerce organize edilen il koordinasyon toplantılarına katılımının önemli olduğu vurgulanarak, bu platformların paydaşları bir araya getirerek işbirliklerini geliştirme potansiyeli olduğu belirtildi.

Diğer taraftan, Gaziantep’te gerçekleştirilen çalıştay’da bu sürece katkı veren ilgili kurum ve kuruluşlardan 36 kişiye gıda güvenliği ve tarım göstergelerine dayalı planlama, raporlama ve kapasite geliştirmeye yönelik yarım günlük bir eğitim verildi. Çalıştay süresince katılımcılara kavram ve araçları daha iyi anlamalarını sağlamak ve gıda güvenliği ve tarım sektöründeki ilerlemeleri takip etmelerini, izlemelerini ve raporlamalarını sağlamak için gerekli becerileri geliştirilmeye çalışıldı ve belli araçlarla desteklendi.

Çalıştay, gıda güvenliği ve tarım sektörü ortakları arasında sektörün hedeflerine dayalı katılımcı planlama süreçlerinin nasıl geliştirilebileceği ve tarım ve gıda sektörüne yapılacak yatırımlarla Türkiye'deki bir mültecinin dayanıklılığının nasıl daha hızlı bir şekilde iyileştirilebileceğine dair zengin tartışma ve etkileşimler yapma fırsatı sağladı. Buna ek olarak, gerçekleştirilen atölye çalışması sırasında, 3RP 2019-2020 kapsamında kavramsal çerçeve, gıda güvenliği ve tarım çalışma grubunun performansı ve kapasite geliştirme planı hakkında geri bildirim sunmak ve almak için bir platform oldu.

SUUDİ ARABİSTAN'DA TUZLU SU SERALARINDA DOMATES YETİŞTİRİLECEK...


Ortadoğu'da tuzlu suya dayanıklı ürünler ve tuzlu su bazlı seralar geliştiren bir Suudi Arabistan yeni girişimi (startup) olan Kızıl Deniz Çiftlikleri, 1.9 milyon dolarlık bir fon desteği aldı.

Suudi Arabistan'da 2.000 metrekarelik bir tuzlu su serası inşa etmek için fon sağlayan yeni girişimci firma, ülkenin Kralı Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (KAUST) Yenilik Fonu ve Araştırma Ürünleri Geliştirme Şirketi'nden (RPDC) geliyor.

KAUST'ta altı yıllık bir araştırma üzerine inşa edilen Red Sea Farms, 2020'den itibaren yılda 50 ton domates üretmeyi planlıyor. Tuzluluk toleransı yüksek olan domatesler, yüzde 30 oranında seyreltilmiş deniz suyunda yetişecek.

Kızıl Deniz Çiftlikleri firması yöneticileri, tatlı su ihtiyacından tasarruf etmenin yanı sıra, uygulamaya koyacakları yeni üretim sistemlerinin meyveleri yüksek vitamin ve antioksidan düzeyi sayesinde son derece lezzetli hale getirdiğini söylüyor.



16 Mayıs 2019

BANGLADEŞ'TE YENİ PİRİNÇ ÇEŞİTLERİ ÜRETİMİ İKİ KATINA ÇIKARDI...



Bangladeş'in Habiganj bölgesinde taşkın risklerinden kaynaklanan ürün kaybı azaltıldı...

Sel riskini asgariye düşüren çalışmalardan sonra Habiganj'daki çiftçiler, Bangladeş Pirinç Araştırma Enstitüsü’nün (BRRI) hibrit pirinç 5 ve 58 sayesinde üretimde yeni rekorlar kırdılar.

Habiganj Pirinç Araştırma Enstitüsü, bu çeşitleri deney maksadıyla ekme girişiminde bulundu ve ortaya çıkan başarı oranı şimdi birçok çiftçiye yetiştirme konusunda ilham vermiş oldu

Habiganj'ın Gungiajuri tarım arazileri her zaman su baskınlarına karşı hassastır, bu yüzden Abdullahpur Sadar upazila bölgesinden yüzlerce çiftçi bu farklı yaklaşıma ilgi gösteriyor.

Söz konusu çeşitlerin üretim hızı daha yüksek ve çiftçiler klasik ürünler kıyasla önceden hasat yapmaya başladılar.

Yerel üretici birliü, parishad üyesi Shrikanto Das şunları söylüyor: “Önceki yıllara ve ürünlere kıyasla çok büyük verim var, şu anda sele karşı da güvenli durumdayız. Bu başarı, diğer çiftçilere bu bitkileri yetiştirmek cesaret veriyor. ”

Bir başka çiftçi Rahim Mia da şunları ekledi: “İlk hibrit pirincin 5 ve 58 ekimi büyük bir başarı oranı gösterdi ve artık bu çeşitlere talep çok artacak.”

Habiganj Pirinç Araştırma Enstitüsü kıdemli bilim adamı Dr. Rafiqul Islam, “Hibrit pirinç 5 sel riskli bölgelerde ekildiğinde üretim oranlarının iki katına çıkması bekleniyor” diyor.

Bu projenin Planlama Sorumlusu ve aynı zamanda yerel STK Genel Müdürü ASED Jafar Iqbal Chowdhury de şu açıklamayı yapıyor: “Hibrit mahsullerin yüksek üretim oranı çiftçilere daha fazla üretim yapma yönünde ilham verdi ve işin yararlı yönü, bu ürünlerin diğer mahsuller için bir hafta öncesinden hasat için hazır olmaları.”

Gazipur Pirinç Araştırma Enstitüsü Baş Bilimcisi Dr Rumana Yeasmin ise  tarlaları ziyarete geldiğinde şöyle bir değerlendirmede bulunuyor: “Bu hibrit ürünler sel riskli bölgeler için icat edildi ve harika sonuçlar verdiler. Çiftçiler bu yüksek üretim hızından gerçekten memnun ve tatmin oldular."




ALFALFA IS THE THIRD MOST VALUABLE FIELD CROP IN USA...


According to figures released by the U.S. Department of Agriculture’s National Agricultural Statistics Service (NASS), alfalfa continues to be the third most valuable field crop produced in the U.S., valued at over $9.9 billion. “Alfalfa represents incredible value to farmers both as a cash crop as well as a premium feed source,” said Beth Nelson, President of the National Alfalfa & Forage Alliance (NAFA). “There is no other crop that produces more protein per acre than alfalfa.”

While few fully appreciate alfalfa’s many benefits such as protecting the soil, providing wildlife habitat, and fixing biological nitrogen so farmers require less fertilizer on subsequent crops, alfalfa is best known for its value and importance as a high-protein feed source in dairy and beef production systems. “Even though alfalfa continues to be the third most valuable field crop and has far more benefits than simply being a high-protein feed source, you wouldn’t know it by the amount of attention and public research it receives compared to the ‘Big 5,’” said Nelson, referring to corn, soybean, wheat, rice and cotton which garner the bulk of USDA research funding. “Research funding is critical in addressing industry needs and keeping pace with other cropping choices.”

Alfalfa is key to sustainable agricultural systems and is an economic engine in rural communities – its value for soil conservation, nitrogen fixation, energy savings, crop rotation, and wildlife habitat is unsurpassed. However, alfalfa must offer a competitive value for farmers in order to provide these benefits and maintain or expand its acreage base. Being recognized in policy and public research funding decisions is critical in keeping pace with other cropping choices.

MINNESOTA FARMER EMPHASIZES ECONOMIC DIFFICULTIES IN TESTIMONY...


Minnesota Farmer Emphasizes Economic Difficulties in Testimony...

A week ago, the House Subcommittee on General Farm Commodities and Risk Management, a subset of the House Committee on Agriculture, held a hearing on the state of the farm economy.

Mike Peterson from Minnesota


The hearing featured testimony from several family farmers and ranchers, including Mike Peterson, Minnesota Farmers Union (MFU) member and owner and operator of Twin Oak Farms. He spoke about the challenging financial circumstances he has found himself in, despite efforts to decrease input costs. "The last five years have been incredibly challenging on my farm and on farms across Minnesota," Peterson said. "Market consolidation and the increase of monopoly power has caused our input costs to rise dramatically. Overproduction has driven commodity prices low - a situation that is further exacerbated by the impacts of ongoing trade disputes. Our current environment is unsustainable."

In addition to strengthening the farm safety net, Peterson urged the subcommittee to provide fair prices and market opportunities for family farmers. "If we want to get the next generation into farming, we have to at least give them a fighting chance," he concluded.

Source: NFU E-News


BREZİLYA PAMUK İHRACATI İÇİN YENİ PAZARLAR ARIYOR...


Brezilyalı pamuk üreticileri son 10 yıldır ekim alanlarını genişletiyor. Brezilya Pamuk Üreticileri Birliği (ABRAPA) üreticinin bu artış trendine devam etmesi beklentisi içinde. Brezilyalı çiftçiler, sağlam pamuk fiyatlarının da verdiği destekle 2018/19 ekilişlerini yüzde 23 artırdılar, söz konusu artışın önümüzdeki yıllarda da devam etmesi bekleniyor.

Mato Grosso, Brezilya'nın en çok pamuk üretilen eyaleti ve eyalette bu yıl ilk ürün soyanın erken hasadından dolayı pamuk ekimi de erken yapıldı. Hava şartlarının şu ana kadar iyi gidiyor oluşuyla, çiftçilerin verim beklentisi çok yüksek. ABRAPA Başkanı Joao Carlos Jakobsen Rodrigues, bu sezon verim beklentilerinin geçen yılın iyi sonuçlarından bile daha yüksek olduğunu açıklıyor.

Brezilyalı çiftçiler halihazırda tahmin edilen üretim miktarının yaklaşık yüzde 70'inin sözleşmesini yapmış durumda, kalan yüzde 30'u da hasattan sonra satmayı planlıyorlar.

Ancak diğer yandan geçen yıla oranla daha büyük rekolte beklentisi ile birlikte durgun bir görünüm sergileyen iç pazar, Brezilya'yı daha fazla pamuk ihracatına zorluyor. Bu arada Çin ve Endonezya'dan gelen güçlü talep, Ocak ayından Mayıs başına kadar Mato Grosso bölgesinden gerçekleşen ihracatı yine geçen yıla göre yüzde 36 artırdı. Mato Grosso Tarımsal Araştırma Enstitüsü (IMEA) tarafından yapılan açıklamada, Çin ve Endonezya'nın bu bölge pamuğunun en önde gelen alıcıları olduğu vurgulanıyor.

Ayrıca ABD ve Çin arasında devam edegelen ticari anlaşmazlıklar, Brezilyalı pamuk çiftçileri için Çin'e ihracat fırsatlarının genişlemesi açısından yeni avantajlar yaratacak şeklinde değerlendirmeler yapılıyor. Tabii Brezilya'nın ABD'nin ardından gelen ikinci büyük pamuk ihracatçısı olduğunu tekrar hatırlatmak gerekiyor.


Etiketler: , , ,

WHAT IS PRECISION FARMING?


Precision Farming...

What is Precision Farming all about?

Precision Farming is about managing variations in the field accurately to grow more food using fewer resources and reducing production costs.

All aspects of the environment – soil, weather, vegetation, water – vary from place to place. And all these factors determine crop growth and farming success. Farmers have always been aware of this, but they lacked the tools to measure, map and manage these variations precisely. Thus, Precision Farming can make a difference to food production facing the challenge of a rising world population and can help farmers to achieve:

Greater sustainability and environmental protection
Higher productivity
Economic benefits

Key technologies & concepts

Find below a detailed list of the most common technologies applied to Precision Farming practices, take a look at the following explanatory items:

High precision positioning systems (like GPS and Galileo) are the key technology to achieve accuracy when driving in the field. With Galileo, the European global satellite-based navigation system, basic accuracy will be obtained much faster and will be retained more reliably.

Automated steering systems: enable to take over specific driving tasks like auto-steering, overhead turning, following field edges and overlapping of rows. 

These technologies reduce human error and are the key to effective site management:
Assisted steering systems show drivers the way to follow in the field with the help of satellite navigation systems such as GPS. This allows more accurate driving but the farmer still needs to steer the wheel.

Automated steering systems, take full control of the steering wheel allowing the driver to take the hands off the wheel during trips down the row and the ability to keep an eye on the planter, sprayer or other equipment.

Intelligent guidance systems provide different steering patterns (guidance patterns) depending on the shape of the field and can be used in combination with above systems. Controlled traffic farming can be applied using all these systems and serves to minimise the % of soil being compacted.

Geomapping: used to produce maps including soil type, nutrients levels etc in layers and assign that information to the particular field location. 

Sensors and remote sensing:collect data from a distance to evaluating soil and crop health (moisture, nutrients, compaction, crop diseases). Data sensors can be mounted on moving machines.

Integrated electronic communications between components in a system for example, between tractor and farm office, tractor and dealer or spray can and sprayer. These systems are still mainly proprietory.

Variable rate technology (VRT):ability to adapt parameters on a machine to apply, for instance, seed or fertiliser according to the exact variations in plant growth, or soil nutrients and type.

www.cema-agri.org

HİNDİSTAN 2024 YILINDA DÜNYANIN EN KALABALIK ÜLKESİ OLACAK...



Hindistan, Çin'i geçerek dünyanın en kalabalık ülkesi haline gelecek!

Çin, çok uzun yıllardan beri dünyanın en çok nüfusa sahip olan ülkesi... 1750 yılında nüfusu 225 milyon olan Çin, dünya nüfusunun yüzde 28'ini oluşturuyordu. 2016'ya gelindiğinde bu rakam 1.4 milyarı geçmişti.

Fakat Çin, yakın gelecekte Hindistan'a geçilecek! Birleşmiş Milletler Nüfus Dairesinin hazırladığı projeksiyonlara göre, Hindistan 2024 yılında dünyanın en kalabalık ülkesi olacak.

Diğer yandan geleceği öngörmeye çalışan projeksiyonlar, belirli bir ölçüde de olsa sapmalar gösterebilir. Başka bir ifade ile söz konusu geçiş yılı 2024'ün hemen öncesi veya sonrasında da gerçekleşebilir. Fakat kesin olan husus şu ki, Hindistan en geç 10 yıl içinde en kalabalık ülke konumuna gelecek.

Hindistan'da bir kadının ortalama 6 çocuktan 2.4 çocuğa sahip olmaya gerilemesi yani azalan doğurganlık oranı ile bu ülkede son 30-40 yılda nüfus artış hızında ciddi bir azalma meydana geldi. Ancak 21. yüzyılın geri kalan bölümünde en kalabalık ülke konumun koruyacak olsa da, Hindistan'da nüfus 2050'li yıllların sonuna doğru 1.7 milyar kişi ile zirveye çıkıp, daha sonra hafifçe düşmeye başlayacak.


ÇİN, PASİFİK ADA ÜLKELERİ İLE TARIMSAL İŞBİRLİĞİNİ GELİŞTİRECEK...


ÇİN, PASİFİK ADA ÜLKELERİ İLE TARIMSAL İŞBİRLİĞİNİ GELİŞTİRECEK...

NADI, FIJI, (Xinhua) - Çin ve Pasifik Adası Ülkeleri, Cuma günü tarım alanında karşılıklı ve yararlı bir işbirliği oluşturmak anlaşma yaptılar.

Çin'in Tarım ve Kırsal İşler Bakanı Han Changfu, Fiji, Papua Yeni Gine ve Cook Adaları ile Niue, Samoa, Tonga ve Vanuatu gibi Mikronezya Federal Devletleri Pasifik Ada Ülkeleri'ndeki meslektaşları arasında, Fiji'nin üçüncü büyük şehri Nadi'de düzenlenen başarılı toplantıda bir araya geldi.

Bakanlar, "Çin ve Pasifik Ada Ülkeleri arasındaki pratik tarımsal işbirliğini ilerletmek," ve "Belt and Road Girişimine ortak katkıda bulunma fırsatını değerlendirmek" konulu bir günlük toplantı sonrasında düzenlenen Nadi Deklarasyonunda, ortak sorunları tartıştıklarını söylediler. Tarımsal kalkınmaya ilişkin düzenlenen Çin ve Pasifik Ada Ülkeleri Tarım Bakanları Toplantısında "Nadi Deklarasyonu" kabul edildi.

Deklarasyonda, “Çin ve Pasifik Ada Devletleri'nin, karşılıklı tamamlayıcılığımız sayesinde, tarımsal işbirliği için büyük bir potansiyele sahip olduğuna inanıyoruz. İşbirliğimiz, halkların refahını artırmak ve karşılıklı saygı ve ortak gelişme içeren kapsamlı stratejik ortaklığımızı derinleştirmek için önemli olacaktır" ifadeleri yer aldı.

Bakanlar, birbirlerinin tarımsal kalkınma stratejileri ve planları ile daha iyi uyum sağlamayı kabul ettiler ve ortaklaşa tarımsal işbirliğinin yönünü ve önceliklerini belirleyecek, kaynakların birleştirilmesini kolaylaştıracak '"Çin ve Pasifik Ada Ülkelerinin Tarımsal İşbirliği Eylem Planı"nı hayata geçirmeyi ortak hedef olarak belirlediler...



Etiketler: , ,

15 Mayıs 2019

ABD, KANADA, ARJANTİN VE BREZİLYA TARIM BAKANLARINDAN TARİHİ AÇIKLAMA...


NIIGATA, JAPONYA, 11 Mayıs 2019 - Arjantin, Brezilya, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanları, Japonya'da düzenlenen G-20 toplantısından sonra bir araya gelerek, gıda talebinin arttığını, tarımsal üretimin ekilebilir araziye ve tatlı suya sınırlı erişim gibi önemli kısıtlamalarla karşı karşıya olduğu açıklamasını yaptılar. Bu bağlamda, hassas biyoteknoloji de dahil olmak üzere biyoteknoloji gibi tarımsal inovasyonun, bu tür zorlukların ele alınmasında önemli bir rol oynamaya devam edeceğini ve çiftçilerin verimliliğini güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde artırabileceğini kabul ettiler.

Bakanlar dünya çapında geliştirilen ve yetiştirilen biyoteknoloji mahsullerinin sayısının her yıl arttığının farkındalar. Bununla birlikte, bu ürünlerin güvenli kullanımı konusundaki yirmi yıllık deneyime rağmen, birçok yargı alanındaki düzenleyici süreçler yetkilerinde zaman boşlukları yaratmaktadır. Bu, büyümekte olan ülkelerde onaylanan, ancak henüz ithalatçı ülkelerde onaylanmamış, düşük seviyeli biyoteknoloji mahsulü mevcudiyetinin (LLP) ortaya çıkmasından kaynaklanan artan ticari bozulma riskine yol açmaktadır.

LLP, uluslararası standartlara göre bir veya daha fazla ülkede güvenli olarak değerlendirilen az miktarda bir biyoteknoloji mahsulünün, ürünün henüz onaylanmadığı bir ülkeye yapılan bir gönderide istemeden bulunduğunda ortaya çıkar. Bu, ihracatçı ve ithalatçı ülkelerde gıda güvenliğini, fiyatları ve yeniliğe yönelik tutumları etkileyebilecek gereksiz ticaret aksaklıklarına sebep olabilir.

Dünya çapındaki gereksiz asenkron ürün onaylarının kapsamı artmakta ve ticaretin bozulma riskini ele almak, aynı şekilde ithalatçı ve ihracatçı ülkeler üzerindeki olumsuz etkilerinden kaçınmak ve küresel gıda güvenliğini teşvik etmek için daha fazla önlem alınması gerekmektedir.

Dört ülke Bakanı, toplantı sonunda ortaklaşa tarihi bir taahhütte bulunarak, şu yazılı bildiriye imza attılar: "Bu amaçla biz Arjantin, Brezilya, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanları olarak, 2019'da üçüncü taraf ülkelerle işbirliğine dayalı çalışmaları artırmayı ve pratik, bilime dayalı LLP yönetimi için küresel yaklaşımları savunmaya devam etmeyi taahhüt ediyoruz. Bu çabalar, uluslararası bilime dayalı kılavuzların evrensel kullanımını içerecektir."

FAO: AFRİKA'DA DANA ETİ TÜKETİMİ YÜZDE 200 ARTIŞ GÖSTERECEK


Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tahminlerine göre; Afrika'da 2015 ile 2050 yılları arasında dana eti tüketiminin yüzde 200, kanatlı eti tüketiminin yüzde 211 ve domuz eti tüketiminin yine yüzde 200 artış göstereceğini biliyor musunuz?

"İNOVASYON AÇLIĞI ORTADAN KALDIRMA SÜRECİNDE ANAHTAR ROLÜ OYNAYACAK"


Birleşmiş Milletler 2030 yılına kadar açlığı ortadan kaldırma iddiası ile  Sürdürülebilir Kalkınma Hedefini belirledi. Bunu başarmak için, Dünya Gıda Programı (WFP), yardım programları için Silikon Vadisi yaklaşımına yöneldi. WFP’nin İnovasyon Hızlandırıcısı Başkanı Bernhard Kowatsch’e göre bu fikir basit: “Neredeyse eşi görülmemiş bir küresel çatışma ve doğal afetler arasında, 2030’a kadar açlığı sona erdirmek için yeni çözümler bulacağız.”

İnovasyon Hızlandırıcısı programı 2016 yılında başladı. İnovasyon Hızlandırıcısı, WFP personeli, yeni başlayanlar, STK'lar ve şirketlerden gelen başvuruları kabul ediyor. Bunlar arasından en iyilerini seçip, WFP ve ortaklarından finansman desteğinin yanı sıra birkaç aylık koçluk hizmeti sunuyor.

Kowatsch, inovasyonun açlığa yaklaşmanın anahtarı olduğunu açıklıyor: “İnovasyonların dünyadaki yüz milyonlarca insan için yaşamı değiştiren bir etki yaratma konusunda olağanüstü bir potansiyele sahip olduğuna inanıyorum.” WFP tarafından zaten kullanılanlar arasında blockchain, yapay zeka, gelişen internet hizmetleri yeni iş modelleri ve startup inovasyonlar gibi uygulamalar var.

İnovasyon Hızlandırıcısından çıkan projeler zaten fark yaratıyor. Bu alanda somut bir örnek olarak, H2Grow adlı bir hidroponik sistem Cezayir, Peru, Çad, Ürdün ve Kenya'ya kadar uygulama alanı buldu. Cezayir'de bir çöl kampında bir Sahrî mülteci tarafından tasarlanan topraksız, su verimli topraksız sistem yerel malzemelerden yapılabilir hale getirilebiliyor. İnsanların zorlu ortamlarda, çöllerden kentsel kenar mahallelere kadar sebze ve hayvan yemi yetiştirmelerini sağlayabiliyor. Kowatsch bu durumu şöyle değerlendiriyor: “Bu basit örnekte de görülebileceği gibi inovasyon odaklı yeni uygulamalar, gıdalarımızı geliştiriyor, onların besin değerini ve dolayısıyla ailelerin gıda güvenliğini artırıyor” diyor.



BREZİLYA'DA VEJETARYENLİK İLE BİRLİKTE BAKLİYAT TÜKETİMİ DE ARTIYOR...


Brezilya Fasulye ve Bakliyat Enstitüsü (Ibrafe), Küresel Bakliyat Konfederasyonu ile ortaklaşa 13 Haziran'da Rio de Janeiro'da 7. Brezilya Fasulye, Bakliyat ve Özel Mahsuller Forumunu düzenliyor. Brezilya'da bakliyat pazarı giderek büyüyor ve 2018'de 162.000 ton ihracat yapan ülkede bakliyat üretimi de çiftçilerin daha çok ilgisini çekiyor.

Ibrafe Başkanı Marcelo Eduardo Lüders’e göre, sektör şimdi "benzersiz bir fırsat" görüyor. Dünyada vejeteryanlığın gelişmesinin bakliyat sektörünü desteklediğini açıklıyor. Lüders'e göre, bu yaklaşan bir devrim, devrimin bir parçası olmak, tam zamanında ve doğru yerde olmakla ilgilidir.

Vegan ve vejetaryen sektörünün küresel geliri, geçen yıl 51 milyar doları buldu. "2019'daki Dünya" web sitesinde - trendlere ve projeksiyonlara bakıyor - The Economist dergisi, 2019'un, bu hayat felsefesinin destekçilerinin şaşırtıcı bir dalgalanmasıyla, daha önce hiç görülmemiş "veganizm yılı" olacağını öngörüyor.

Brezilya'da, Ibope Inteligência'da yer alan veriler, geçen yıl Nisan ayında yapılan bir ankette, vejetaryenlik ile tanımlanan nüfusun yüzdesinin ankete katılanların % 14'üne ulaştığını ve toplam 30 milyon kişiye ulaştığını gösteriyor. Bu, Portekiz nüfusunun üç katı veya İtalya'nın yarısı kadardır.
Sadece beş yıl önce, Brezilyalı vejeteryanların oranı % 9 idi. Yani, hayvansal ürünlerden kaçınmak isteyen müşterilerin pazarı, artık herhangi bir tüketici devi tarafından göz ardı edilemeyecek bir boyuta ulaştı ve halihazırda geliştirilmekte olan ürünler, yatırımlar ve projelerdeki vejeteryan 'dalgasına katılıyor.


14 Mayıs 2019

AFRİKA'DA DİKEY TARIM YENİ FIRSATLAR GETİREBİLECEK Mİ?


Afrika Dikey Tarım Derneği (AAVF) geçtiğimiz günlerde Johannesburg Üniversitesi Soweto kampüsünde, Afrika'da dikey tarım konulu açılış ve açılış konferansını gerçekleştirdi. Konferans üç gün sürdü ve dikey tarım işletmelerine konuşmacılar, atölye çalışmaları ve saha ziyaretleri yapıldı.

AAVF’ın vizyonu ve misyonu

AAVF Başkanı Josephine Favre'ye göre, AAVF sadece kâr amacı gütmeyen bir organizasyon değil. Aslında, Afrika’nın kentsel tarım sektöründe bir bireyler, örgütler ve araştırma kurumları ağı kuruyorlar ve tüm paydaşları birbirine bağlayan, sektördeki koordinasyon ve ortak eylemin geliştirilmesine yardımcı olan dijital bir platform sağlıyorlar.

Favre, "Üyelerimiz, çabalarını organize edebilecek, sorunları aşmak için işbirliği yapabilecek ve bu bireysel başarıyı artıracak ve sektörü sürdürülebilir bir şekilde ilerletecek ortaklıklar oluşturabilecek" diyor.

AAVF gibi bir birliğe duyulan ihtiyaç, bir süredir Afrika'daki pek çok küçük çiftçi, üniversite profesörü ve teknoloji uzmanı tarafından dile getiriliyordu. Böyle bir oluşum, Afrika'nın hızlı kentleşme, kaynak kıtlığı, iklim değişikliği ve zayıflayan altyapı sebebiyle tehdit altında kalması yüzünden çok gerekli görülmekteydi.

Dikey tarımın faydaları

Rooftop Roots'un sahibi ve dikey tarım yapan bir çiftçi olan Thendo Ratshitanga, dikey tarımı ve bununla ilgili yararları ve zorlukları tartışıyor. Dikey tarım iki geniş kategoriye ayrılabilir: yeşil duvarlar veya yaşam duvarları, hem dekoratif amaçlı hem de bitki fabrikaları olarak da bilinen üretim sistemlerindeki dikey gıda bitkileri...

Bitki fabrikaları genellikle binaların veya seraların içinde yer alan iç mekan işletmeleridir. Yiyecek ürünlerini yetiştirmek için kullanılırlar ve topraksız (bitkiler topraksız, besin bakımından zenginleştirilmiş bir su solüsyonunda yetiştirilir), akuakoniklerle (geleneksel akuakültürü hidroponik ile birleştiren bir sistem), aeroponik (havada yetiştirilen ürünler ya da kullanılabilir topraksız sis ortamı) ve ancak sınırlı durumlarda toprak kullanımının söz konusu olması...

Dikey tarım, yıl boyunca üretim, artan kârlılık, daha az yer ihtiyacı ve daha az karbon ayak izi gibi birçok avantaja sahiptir, ancak  yine de altyapı maliyeti, güvenilir elektrik tedariğinin yanı sıra bilgi ve becerileri içeren çeşitli zorluklardan tamamen bağımsız değildir.



MOSES HATEGEKA: WHAT AFRICAN GOVTS SHOULD DO TO BOOST AGRICULTURE


What African govts should do to boost agriculture?

12th March 2018

African governments, together with banking institutions operating in African countries, must develop a financing model that replaces land as collateral.

By Moses Hategeka

'Our son, our farms' soil fertility has for years been drastically declining and so are our farms yields and thus we are poor, food insecure and unable to feed our families well.”

We have no collateral to access credit to enable us, purchase fertilisers, inputs, and agricultural equipment like walking tractors for use in tilling our lands. As you can see, most of us are elderly and less energetic, yet the traditional tools we currently use require energetic and young people, who unfortunately have all run to cities in search of better income generating jobs/businesses” says, a group of women smallholder farmers, in Karonga district, Malawi, during our practical on-farm training workshop that included training farmers in the district in modern tilling, planting and fertiliser application techniques.

When asked what makes it difficult for them to access credit, their leader responded: “The patriarchal setup of our society and cultural norms here, are discriminative, as they do not allow women to own land.

She went on to say: Women here do not own the land on which they farm and, therefore, cannot present land as collateral to seek credit from banks.”

The average age of smallholder farmers in Africa is 65, implying that the smallholder farming is dominated by the old, who in most cases, are traditionally oriented and find it hard to easily grasp and adopt modern farming techniques.

Agricultural policy makers in Africa must begin addressing questions such as “Why is it that the agricultural sector in Africa is not attractive to the youth and what can be done to make farming enjoyable and profitable to the youth?

This bleak situation is prevailing in all African countries and needs to be resolved, if African countries are to attain rural transformation and sustainable development that is all inclusive, factoring in the fact that, agriculture in Africa is dominated by smallholder farmers.

Smallholder farmers in Africa need money to acquire suitable new agricultural technologies to boost their farm yields, but continue to face huge dilemma in accessing agricultural credit financing. This is due to lack of collateral and the matter is made worse by traditional norms in some communities, where land is communally owned and one cannot claim ownership over it and cannot, therefore, present it anywhere to seek agricultural financing loan.

But let us ask ourselves a question. Why is it that African countries have failed and are still failing to develop an agricultural financing model to replace land as collateral and what needs to be done?

I have extensively traveled in rural communities of several African countries, especially, Eastern, Southern and Western African countries, training smallholder farmers, in new evolving methods of profitable farming and practically witnessed, the absence of agricultural technologies, knowledge transfer and lack of access to credit, predicaments which the smallholder farmers are facing. This scenario is making it hard for them to jump out of food insecurity and the poverty trap.

What then needs to be done? African governments, together with banking institutions operating in African countries, must develop a financing model that replaces land as collateral, which would be like in form of the governments depositing an evolving agricultural development fund, in selected banking institutions, for disbursement on an interest free basis, to mapped out smallholder farmers, who on after harvesting and selling their produce, must return back, the interest-free borrowed funds to these selected banks.

This must be done hand-in-hand with governments organising smallholder farmers into co-operatives and giving them production enhancement morale, initially, for example, by constructing for them postharvest storage and small scale value-addition facilities. This will make them not only avoid postharvest losses, but to also be in better position to negotiate for better prices for their produce.

African governments, must also persuade global leading manufacturers of agricultural equipment like AGCO, John Deere CLAAS, among others, to begin producing products for smallholder farmers too and not only for large-scale farmers, who for decades have been and still are their main target market. African smallholder farmers need suitable equipment such as, A70-100 PS tractors and not A600 PS tractors.

One year back, while on a practical field learning tour of, CLAAS factory, one of the world's leading manufacturers of Agricultural machinery, with corporate headquarters in Harsewinkel, Westphalia, Germany, with production facilities worldwide, in countries such as, Hungary, Nebraska, US, Southern Russia, India, and China, I only witnessed monster agricultural machinery, suitable only for large-scale farming.

However, the good news is that these global agricultural equipment manufacturing brands have all set foot in African countries and have appreciated the need to start producing products for smallholder farmers too and some are in fact, producing walking tractors, which a few small-scale farmers are finding easy to use in boosting their production.

These walking tractors are still out-of-reach for millions of smallholder farmers in Africa and the onus is, therefore, on African governments to develop a funding model that will enable their smallholder farmers to get these much needed suitable equipment.

In sum, the skyrocketing Africa’ population, which is expected to double from current 1.2 billion to 2.4 billion people by 2050, necessitates that the continent, must devise food production strategies, that will rapidly result in massive production of food on a sustainable basis, in the next 20 years.

Failure of which, will leave a greater percentage of its people trapped in food insecurity and poverty scenario, with resultant impact of widened unrest, wars and crime increase and to avert such catastrophes, African governments should do whatever it takes to help its smallholders farmers access suitable equipment and inputs to boost their farm yields.

MOSES HATEGEKA

Ugandan based independent governance researcher, public affairs analyst and writer









FRESH INDIA SHOW, 24 DAYS TO GO!

İKLİME DAYANIKLI ÜRÜNLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI BİR CEVAP OLABİLİR...


İklime Dayanıklı Ürünler İklim Değişikliğine Karşı Bir Cevap Olabilir...

Küresel Tarım ve Gıda Sistemleri Beslenme Paneli'ne göre, küresel gıda üretiminin 2050 yılına kadar her on yılda bir yüzde iki oranında düşmesi bekleniyor. Sahra altı Afrika ve Hindistan'daki kendi ihtiyaçları için gıda üreten küçük ölçekli çiftliklere bağımlı olan insanlar orantısız bir şekilde iklim değişikliklerinden etkilenecek. Ancak Uluslararası Yarı Bitki Tropik Ürünleri Araştırma Enstitüsü'nün (ICRISAT) bitki ıslahçıları, dayanıklı ve zor hava koşullarında hayatta kalabilecek mahsulleri yetiştirme çabalarını arttırıyorlar.

Geleneksel tahılların ürün ıslahındaki yenilikler ve gelişmeler, değişen bir iklimin gıda üretimi, açlık ve dünyanın gelişmekte olan bölgelerinde çiftçilerin geçim kaynakları üzerindeki etkilerini hafifletmede rol oynayabilir. (Kâr amacı gütmeyen bir organizasyon) Food Tank, ICRISAT'taki Dr. Jana Kholova'da bitki fizyoloğu ile konuşma şansı buldu. “Mahsül üzerindeki çevresel etkileri incelemek ve ölçmek için araçlar var ve bu, özel durumlar için yüksek oranda hedeflenmiş ürünler geliştirmeye yardımcı olabilir” diyor.

Diğer bitki fizyologları Dr. Myriam Adam ve Dr. Vincent Vadez ile birlikte, Kholova şu anda Hindistan'daki tarım bölgelerinin hem kültüre hem de iklime uyan sorgum çeşitleri geliştirmek için çalışıyor. Çalışmalarını özellikle Mali'de iklim değişikliğine karşı hassas olan tarım bölgelerine odaklıyor.

Dr. Kholova Food Tank'a, “Müşterilerin taleplerini ve üretim ortamlarını anlamak ve buna uygun olarak gelişmiş genotipleme ve biyoteknoloji araçlarını ve hassas fenotipleme yöntemlerini kullanarak daha hızlı bir şekilde uygun çeşitler geliştirmek için birçok yeni araç var” dedi.

Kholova, küçük ölçekli çiftçilere yeni tohum çeşitlerini tanıtırken, çevrelerini hem kültürel hem de ekolojik olarak göz önünde bulundurmanın önemli olduğunu belirtti. Sorgum, Mali'deki dördüncü en önemli tahıl ürünü ve birçok çiftçinin aşina olduğu bir ürün. bitki fizyoloğlarının karşılaştığı bir engel, çiftçileri laboratuarda geliştirilen yeni çeşitler benimsemeye teşvik etmek. . Gübre, tohum ve hatta iş gücü gibi kaynaklara erişimi olmayan çiftçilerin, çok fazla risk oluşturdukları için akıllı bitkileri ekmekte çok daha yavaş olmaları yaygındır. Kholova, çiftçilerin mahsul yetiştirme sürecine daha fazla dahil olmalarını diliyor ve “Özellikle en zorlu ortamlar için çeşitlerin miktarı trajik. Çeşitlerin bazıları 40 yaşın üzerindedir ve hala geniş alanlara hakimdir. Çoğu durumda, çiftçiler hala atalarından kalan tohumlardan yetiştiriyorlar. ”

Dünya genelinde 200 ülke tarafından imzalanan 2015 yılı Paris İklim Anlaşması “ülkeleri iklim değişikliğiyle mücadele etmeye ve sürdürülebilir düşük karbonlu bir gelecek için gerekli eylemleri ve yatırımları hızlandırmaya ve yoğunlaştırmaya çağırıyor” Dünyayı değişen bir iklimden korumak, uzun yıllar sürecek zor bir görevken, ürün yetiştiricileri ve Dr. Kholova gibi bilim insanları, her hasat mevsiminde yetersiz beslenme ile mücadele etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Güven, dünyadaki Dr. Kholova gibi bilim insanlarının sayesinde, kırsal toplulukların geçim kaynaklarını sürdürebilmelerini ve kritik bir iklim kargaşası döneminde açlıktan kaçmalarını sağlamak için çok çalışmasından kaynaklanmaktadır.

Tercüme:

Ruhşan Özdemir Çifçi

Gıda Mühendisi

BRAZIL THE NEW TARGET FOR TURKISH SEAFOOD AND ANIMAL PRODUCTS EXPORTERS...


Press release...

APAS Show 2019, has opened its gate for 35th time at Expo Centre Norte Hall in Sao Paulo city of Brazil which ranks 6th in the world with 2.5 billion dolars GDP.

Aegean Seafood and Animal Products Exporters' Union, successfully made the introduction of Turkish seafood and animal products by participating in the exhibition.

Derya Pala, the Vice Chairman of the Board of Aegean Seafood and Animal Products Exporters' Union, stated that Brazil is an important market that needs to be evaluated and animal products want to get a share of imports.

From Brazil to Turkey in 2019, Pala pointing out that over 1 billion dollars export target and said, "Brazil is the one that our country has the highest trading volume in the Latin American countries. We expect our exports to rise above 1 billion dollars in 2019. Although we do not export our products in the aquaculture and animal products sector, we believe that there is an important market to be discovered for our sectors. That's why we took place in APAS Show 2019, which is the biggest supermarket fair of Latin America."

"As Aegean Seafood and Animal Products Exporters' Union, we had an 18-square meter stand at Apas Exhibition. South America's largest and only industry fair provides an efficient business environment with top officials and large supermarket managers in the region, creating the ideal environment for creating a professional network. We hope that our expectation of the fair will be realized in a short time with the aim of increasing the market diversity and the export of our Turkish fisheries and animal products sectors.








ENDONEZYA ORMAN KAYIPLARINA KARŞI MÜCADELEDE BAŞARI GÖSTERİYOR...


Endonezya, 2017 yılında ormansızlaşma (deforestation) oranlarını düşüren az sayıdaki tropik ülkeden biriydi ama şimdi bu çabasını karşılığını almaya başladı.

Norveç, 2010’da kurulan iki ülkenin REDD + anlaşmasının bir parçası olarak, Endonezya’ya ilk sonuçlara dayalı ödemeyi sağlayacağını duyurdu.

Ormansızlaşma ve orman bozulmalarından kaynaklanan emisyonların azaltılması anlamına gelen REDD +, gelişmiş ülkelerin, sera gazı emisyonlarını azaltmanın bir yolu olarak ormanlarını korumak amacıyla gelişmekte olan ülkelere ödeme yaptığı iklim değişikliği anlaşması.

Norveç’in ödemeleri yalnızca Endonezya’daki orman koruma çabalarını artırma sözü vermekle kalmıyor, aynı zamanda küresel olarak REDD + 'a daha fazla finansman enjekte edebiliyor.

Endonezya Orman Kayıpları Azaltıyor

Geçen yıl Global Forest Watch tarafından bildirildiği üzere Endonezya, 2017 yılında tüm dünyada gerçekleşen ağaç örtüsü kaybının can sıkıcı manzarasında nadir bulunan parlak bir yer olarak kendini gösteriyor. Tropikal ülkelerdeki çoğu ülke orman kayıplarında rekor kırarken, Endonezya orman varlığı kaybında 2016 yılına göre yüzde 60 oranında bir düşüşü sağlamayı başardı...



ŞEMSİ BAYRAKTAR: HAPPY WORLD FARMERS' DAY!


14th of May, World Farmers' Day...

Press release...

Turkey Chambers of Agriculture Union (TZOB) Chairman Şemsi Bayraktar said, "Turkish farmers feed 82 million, the country's population, more than 5 million asylum seekers, refugees and foreigners and also 45-50 million tourists, noting that work day and night."

 "Agriculture means food security. We have to support our farmers to ensure our food security" he added.

Şemsi Bayraktar also reminded, "14 May World Farmers' Day because of the decision, International Federation of Agricultural Producers (IFAP) adopted since 1984, every year around the world. Therefore on the occasion of World Farmers' Day, we have been celebrating this date with a variety of activities."

Citing that the agricultural sector and farmers come to the agenda with the celebration of this day, Bayraktar emphasized that: "Actually we should appreciate the value of our farmers throughout the year."



ARJANTİN UYDU YARDIMIYLA HASSAS TARIM UYGULAMALARINI GELİŞTİRECEK...


BUENOS AIRES - Arjantin, ülke ekonomisinin bel kemiği olan tarım sektörünü desteklemek için doğal afetleri ve toprak nemini izlemek için yeni bir mikrodalga görüntüleme uydusu başlatıyor.

California’daki Vandenberg Hava Kuvvetleri Üssü’nden bir SpaceX Falcon roketiyle fırlatılması planlanan Arjantin'in SAOCOM 1a uydusu için Mauricio Macri, çifrçilere ve sanayicilere hitaben yaptığı konuşmada, "Arjantin’in çok güvendiği bir yöntem olarak yüksek kaliteli hassas tarımı artıracak” diyor.

Bilim adamları, 600 milyon dolarlık projenin sağlayacağı toprak ve yer altı haritalama verilerinin ürün verimini artırmaya yardımcı olacağını söylüyor.

Arjantin Hükümet yetkilileri, radar anten teknolojisinin Arjantin’in dünyadaki benzersiz bir gerçek zamanlı “su haritasına” erişmesine imkan tanıyacağını ve bunun da hasat verimlerinin, taşkınların ve kuraklıkların tahmin edilmesinde büyük kolaylıklar getireceğini ifade ediyor.

Arjantin Ulusal Uzay Çalışmaları Komisyonu (CONAE) Direktörü Raul Kulichevsky ise, söz konusu proje ile ilgili olarak, "Bu yatırım çok önemli bir misyon üstleniyor. Bu misyon çiftçilerimize inanılmaz ölçüde değerli bir katkı yapacak. Öyle ki sistem sayesinde elde edilecek yeni ve güncel bilgiler harcanan her bir dolar için ortalama 6 dolarlık geri dönüş sağlayacak" şeklinde konuşuyor.

VİETNAMLI KAHVE ÜRETİCİLERİ SULAMADA ATIK MADDELERİ KULLANIYOR...



Gelişmiş ülkelerdeki çiftçiler su kullanımını azaltmak için daha karmaşık ve gelişmiş yöntemler kullanabiliyorken, Vietnam'daki kahve üreticiler daha etkili bir sulama planlamak için atık maddeleri kullanıyorlar. Bu uygulama da onlar için çok değerli olan su tasarrufu yapmalarına yardımcı oluyor.

Dünyanın en büyük ikinci kahve üreticisi Vietnam'ın merkezi bölgesinde bulunan yaylalardaki yerel çiftçiler, yağmuru ölçmek için boş yoğunlaştırılmış süt kutuları kullanıyor ve toprağın nemini ölçmek için de zemine kalkık plastik şişeler koyuyor.

Bu araçların kullanımı basit ve düşük maliyetli, neredeyse maliyetsiz ve ülkenin küçük kahve çiftlikleri tarafından geliştirilmesinin kolay olduğu biliniyor.

İklim değişikliği ve tarımda suyun aşırı kullanılmasının çiftçilere, hanelere ve sanayiye yönelik artan su kıtlığı tehdidi oluşturacağı gerçeğiyle yüzleşmek gerekiyor.

Nestlé tarafından ortak olarak finanse edilen bir çalışmada, ortalama olarak, kahve üreticilerinin kuru mevsimde yani Kasım'dan Nisan'a kadar ihtiyaç duyduklarından yüzde 60 daha fazlasını sulama dönemlerinde kullandıklarını ortaya koymuş durumda.

Vietnam'da, çoğunlukla merkezi bölgenin yaylalarında yaşayan 2.6 milyon kişi, geçim kaynakları için kahve üretimine güveniyor, daha doğrusu güvenmek zorunda. Çünkü kahve çiftliklerinin çoğu küçük çapta ve çok sayıda üretici var...



13 Mayıs 2019

AB PARLAMENTOSU TEK KULLANIMLIK PLASTİK EŞYAYI YASAKLAMA KARARI ALDI..


Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü AB Parlamentosu tabak, çatal bıçak takımı, pipet ve pamuklu çubuk gibi tek kullanımlık plastik eşyanın kullanımını yasaklayan kanunu onayladı.

Yapılan görüşmelerde AB Bakanları ile 560 milletvekili lehte, 35 milletvekili de aleyhte oy kullandı. 28 milletevekili ise çekimser kaldı. 

Aşağıda yer alan ürünlerin kullanımı 2021 yılına kadar AB tarafından yasaklanmış olacak.

Tek kullanımlık plastik çatal, bıçak, kaşık ve yemekte kullanılan plastik çubuklar
Tek kullanımlık plastik tabaklar
Tek kullanımlık plastik kulak temizleme çubukları
Çözünebilir olmayan plastik malzeme ve gıda konteynerleri

Yeni Geri Dönüşüm Hedefleri ve Üreticiler İçin Daha Fazla Sorumluluk

Üye devletler 2029 yılına kadar plastik şişelerin yüzde 90'ının toplanma hedefini yerine getirmek zorundalar. Ayrıca plastik şişelerin 2025 yılına kadar en az yüzde 25'i ve 2030 yılı itibarıyla da yüzde 30'u geri dönüşümlü içerik kullanması zorunlu olacak.

AB'nin söz konusu yeni anlaşması 'kirleten öder ilkesi'nin uygulanmasını daha güçlü hale getirecek.
Yeni AB mevzuatı, aynı zamanda sokağa atılan filtreli sigaralar, plastik kaplar, ıslak mendil ve hijyen malzemesi gibi ürünlerin çevre üzerinde olumsuz etkisi olduğunu gösteren etiketler taşıması gerektiğini de açıkça zorunlu hale getiriyor...

SALMA KHALIFA: AGRICULTURE AND FOOD IN TUNISIA


AGRICULTURE AND FOOD IN TUNISIA...


Tunisian olive oil has won numerous awards according to Olive Oil Times. In 2018 alone, Tunisian olive oil producers won more than 70 awards, including 20 gold at international competitions in Los Angeles, Athens, Italy, London, New York and Japan.

What makes Tunisian olive oil special?

Tunisia has been producing olives since the 8th century BC, almost a third of its land planted with olives, and is therefore called "green oils". Tunisia is the third largest exporter of olive oil in the world after Spain and Italy. Although Spain is the largest producer of olive oil in the world, Tunisia produces 3 times as much organic olive oil as Spain.

Due to recent global interest in organic food, interest in the Tunisian olive oil has increased. In fact, olive oil in Tunisia is produced organically thanks to the hot climate and scarcity of pests, and the non-use of pesticides. Thus, the traditional method of manufacturing makes it the purest oil globally.

The olive oil trade accounts for about 50% of total agricultural exports and 5.5% of total exports, making it the fifth largest source of foreign currency income of the country.

In addition to olive oil, Tunisia exports many other agricultural products, including dates and citrus fruits, and significant quantities of marine products as well.

What is the status of other foodstuffs, especially basic, reflecting the food security situation of Tunisians?

Tunisia imports more than 50% of its food needs, according to a study on food security carried out by the Tunisian Institute for Strategic Studies in cooperation with the World Food Program. Such data indicate serious threats to food security in Tunisia.

In a country whose food depends mainly on the dough, the volume of cereals imported per year was estimated at 40% of its requirements for solid wheat, 85% for soft wheat and 50% for barley, according to the Bureau of Cereals.

Actually, food imports increased by 23.9% between 2013 and 2017. The development of imports mainly included basic agricultural products such as solid wheat by 15%, soft wheat by 27% and milk derivatives by 70%, coinciding with a decline in the production of milk products nationwide by 15% in 2017 compared to 2014.

Reliance on supply to provide food reveals serious problems in the agricultural sector in the country...

Tunisia is caracterised by climate diversity and a large agricultural land, estimated at 65% of the country, including pastures and forests. That is, Tunisia has great potential, but many problems are putting the agriculture sector in trouble.

One of the most important problems in the agricultural sector is dependence on seed supply from abroad, while the peasant seeds is only 5 percent now. This puts Tunisia under the domination of global seed companies such as Monsanto, Who markets hybrid and destructive seeds, unlike original seeds that do not need pesticides and adapt to climate change.

Furthermore, agricultural illiteracy is around 46%, which is a major obstacle for farmers to face modern technologies in the sector. The sector also suffers from the dilemma of the pyramid and the reluctance of young people to engage in agricultural activities, where farmers over 60 represent 43%.

Therefore, a thorough assessment of the situation of agriculture based on the radical renewal and treatment of structural problems that hinder the development of the agricultural sector and even threaten the security of Tunisians in terms of food, which is no less than security and political issues!

SALMA KHALIFA

TUNISIAN JOURNALIST







VİETNAM 10.5 MİLYAR DOLAR DENİZ ÜRÜNÜ İHRACATI PLANLIYOR...


Vietnam Balıkçılık İdaresinden yapılan açıklamaya göre, 2019 yılında, geçen yılın yüzde 19.5 üzerinde, toplam 10.5 milyar dolarlık deniz ürünü ihracatı yapılması planlanıyor.

Vietnam ayrıca, 8.08 milyon ton balık üretimi ile yine 2018 yılına göre yüzde 4.2 daha fazla üretim gerçekleştirecek. Söz konusu üretim miktarının 4.38 milyon tonu kültür balığı, 3.7 milyon tonu ise deniz avcılığından gelecek.

Vietnam'ın bu yıl için deniz ürünleri sektöründe iddialı hedefler koyması kısmen geçen yılın karides ihracatının öngörülen ihracat rakamının altında kalmasından kaynaklanıyor. Ülkenin 2018 yılı deniz ürünleri ihracatı, 2017'ye göre yüzde 5.8 daha fazla, 8.79 milyar dolar olmuştu.

Vietnam karides ihracatçıları için 2018 çok da verimli bir yıl değildi. Nitekim ülkenin toplam karides ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 7.8 düşerek 3.55 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Karides ihracatında meydana gelen azalma da büyük ölçüde ABD, Kanada, Japonya, Güney Kore ve AB'den gelen talebin nispi gerilemesiyle açıklanıyor...

AGROFORESTRY; INTEGRATION OF TREES WITH CROP AND ANIMAL PRODUCTION


Agriculture and Forestry...

5 Ways Agroforestry Can Work for You and Your Land...

Agroforestry is the intentional integration of trees or shrubs with crop and animal production. The result? A more diverse agricultural operation, boosted profits, and conservation gains. If you’re interested in agroforestry, there are five popular practices to consider for your working land.
Agroforestry requires putting the right tree in the right place for the right reason. It mixes agriculture and forestry practices to create profitable and sustainable farms, ranches, and woodlands.

Protected topsoil, livestock, and wildlife habitat. Increased crop yields and profits. Reduced energy and chemical inputs. Improved water quality and increased water-use efficiency. These are just a few of the potential benefits of agroforestry for your operation.

There is no right or wrong time to start using agroforestry practices on your land. If you’re ready to diversify your farm’s portfolio and improve your income, here are five popular practices to consider:

WINDBREAKS are plantings of single or multiple rows of trees, shrubs, or both, that shelter crops, soil, animals, homes, and people from wind, snow, dust, or odors. Windbreaks save energy and cut home heating costs. Windbreaks also help net big gains in carbon storage, improve income by increasing crop yields, and protect livestock from heat and cold stress.

RIPARIAN FOREST BUFFERS are trees, shrubs, and grasses located next to rivers, streams, and lakes to help protect aquatic resources by filtering farm runoff and preventing erosion. Buffer areas can support wildlife habitat, produce crops, improve water quality, and reduce flood damage.

SILVOPASTURE combines trees with a livestock operation by managing forage, livestock, and trees on the same acreage. Silvopasture provides shade and shelter for livestock while benefiting forage production and improving carbon sequestration. This combination can also bring in extra income from timber products, Christmas trees, or recreation.

ALLEY CROPPING grows crops between maturing trees, called alleyways. This system diversifies operations by creating both annual and long-term income streams. It can also protect crops, improve water quality, improve nutrient utilization, and enhance carbon sequestration.

FOREST FARMING grows and protects high-value specialty crops under the forest canopy, which is adjusted to the correct shade level the crops prefer. This is done by thinning an existing forest to leave the best canopy trees for continued timber production while creating ideal growing conditions for the understory crop. Non-timber forest products grown using forest farming methods don’t just provide an additional source of income – they also help conserve habitat for wildlife.


FINDIK, SOYA, BADEM, YULAF VE PİRİNÇ SÜTÜ SATIŞLARI HIZLA ARTIYOR!


Fındık, soya, yulaf ve pirinç gibi yeni süt alternatiflerine olan takıntımız asıl ürünü olumsuz etkilemeye başladı.

Amerikan Süt Üreticileri Birliği (DFA), geleneksel süt satışlarının 2018'de 1,1 milyar dolar azaldığını açıkladı. Bir önceki yılın (2017) 14,7 milyar dolar olan net satışlarına göre 13,6 milyar dolarlık satış rakamı ciddi bir gerilemeyi ifade ediyor.

Birliğin icra kurulu başkanı Rick Smith, 2018'in Amerikan süt çiftçileri topluluğu için “zorlu” bir yıl olduğunu belirtti. Örgüt, kısmen düşük süt fiyatlarını sorumlu tutmakla birlikte, sanayi çalışanları başka bir suçluya işaret ediyor: bitki bazlı ikame ürünler tüketici ilgisinin artıyor olması!

Gerçekten de bitki bazlı yiyecek ve içecek pazarı, baş döndürücü bir hızla büyüyor. Küresel süt ürünleri alternatifleri pazar büyüklüğünün 2017 yılında 11,9 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Sektörel uzmanlar pazarın 2024 yılına kadar 34 milyar doları aşacağını düşünüyor. Bu arada dikkat çekici bir husus olarak, soya, pirinç ve badem sütü getirileri, geleneksel süt ürünlerinden yaklaşık yüzde 6 daha yüksek.

Gelişen sektör, tüketicilerin daha sağlıklı ve çevre dostu ürün satın alma taleplerinden faydalanmak isteyen bir dizi yeni gıda girişimine (startups) ilham verdi. Örneğin fındık sütü üreticisi Califia Farms, 115 milyon dolarlık bir fon sağladı ve tesiste yeni bitki bazlı ürün hatlarını inşa etmeyi planlıyor. O zaman, halkın talebine ayak uyduramayan sevgili yulaf sütü markası Yulaf var.

Perakendeci alanında, Whole Foods kısa süre önce belirli bölgelere kurmak üzere kendi badem sütünü yap makinesini üreterek, tanıtımını gerçekleştirdi.

Süt ürünleri sektörünün değişen görünümü, bazı geleneksel markaların inovatif ürün arayışları için ilham kaynağı olurken, bazı sektör temsilcileri de bitki bazlı içeceklerin “süt” kelimesini kullanmasını önlemeye çalışıyor.

Geleneksel süt ürünleri sektör temsilcileri ile bitki bazlı süt içeceği sanayicileri arasında devam eden bir savaş bu... Geleneksel sektör sahipleri yeni gelenlerin kendilerine ait olan pazarlama dilini alıp başka yerlere götürdüğünü ve böylece tüketicilerin kafasını karıştırdığını iddia ediyor.





AB, OKULLARDA MEYVE, SEBZE VE SÜT DAĞITIMINI DESTEKLİYOR...


Avrupa Birliği (AB) okul çocukları için yeni bir beslenme programı hazırladı...

Bu plan meyve, sebze ve sütün Avrupa Birliği'ndeki (AB) okullara dağıtımını destekliyor.

Bu plan Avrupa tarımı ve sağlıklı beslenmenin yararları hakkında daha geniş bir eğitim programının bir parçası olarak hazırlanmıştır.

1 Ağustos 2017'den beri geçerli olan okul meyve, sebze ve süt planı, önceki 2 şemayı (okul meyve- sebze şeması ve okul sütü şeması) tek bir yasal çerçevede birleştiriyor. Tek yasal çerçeve daha fazla verim, daha odaklı bir destek ve daha gelişmiş bir eğitim boyutuna katkıda bulunacak.

Çocuklara ne gibi faydası olacak?

Okul meyve, sebze ve süt şeması, sağlıklı beslenmeyi teşvik eder. Ulusal sağlık / beslenme idareleri, çocuklar için hazırlanmış ürün listesini desteklemekte ve onaylamaktadır.

Hazırlanan beslenme şemalarında öncelik, taze meyve ve sebzeler ve süt içmeye verilmektedir.

İlave şeker, tuz, yağ ve tatlandırıcı veya yapay tat verilmesine izin verilmemektedir.

İstisnai olarak, ulusal sağlık / beslenme yönetimi sınırlı miktarda ilave şeker, tuz veya yağ katkısına  izin verebilir.

AB ülkelerinin ulusal yönetimleri;

Yerel veya bölgesel ürün satın almayı, organik ürünler, kısa tedarik zincirleri, çevresel faydalar, tarımsal kalite etiketleri olan ürünleri teşvik eder.

Taze meyve ve sebzelerin tüketimi ve süt içmenin yanı sıra meyve suları, çorbalar, yoğurt ve peynir gibi işlenmiş ürünleri sadece belirli beslenme ihtiyacı için destekler. Süt bazlı içecekler gibi diğer süt ürünleri de dağıtımı yapılabilir. Ancak AB yardımı sadece süt bileşenleri ve eğitim programlarında yer alan zeytin, zeytinyağı ve bal benzeri tarımsal ürünlere verilecektir.





AUSTRIA CONSUMES MOST CALORIES IN THE WORLD!


Food Consumption By Country...

According to daily calorie intake, Austria consumes more than any other country, followed by the United States.

Austria had the highest average dietary consumption per capita of 15,900 kilojoules between 2006 and 2008.

According to daily calorie intake, Austria consumes more calories than any other country, followed by the United States. According to the Food and Agricultural Organization (FAO) Food Balance Sheets, food consumption refers to the available food for human consumption. Discrepancies on the actual quantity utilized compared to the available quantity may at times be wide giving to the high level of wastage and losses of food that do reach households at various stages such as storage, preparation, cooking, and plate-waste among others. FAO gives the average minimum daily requirement as 1800 kilocalories (7500 kilojoules). While Austria and the United States tops the chart in daily calorie intake, countries that tails concerning the average daily dietary consumption per person are Burundi and Eritrea.

Which Country Eats the Most?

According to FAO consumption index out of a total of 172 countries, most of the developed countries are at the top with most of the countries in the developing world being at the lower bottom. Austria had the highest average dietary consumption per capita of 15,900 kilojoules between 2006 and 2008, and over the same period, the US had a consumption level of 15,690 kilojoules. On the other hand, Eritrea in the same period had an average dietary consumption per capita of 6,650 kilojoules and Burundi had 7,030 kilojoules. Over the last 50 years, the per capita calorie supply across the world has been increasing steadily, but the trends have been varying in different regions. In Oceania and Europe, the supply has been almost constant for the whole 50 years, while in other regions there has been a steady increase. The most significant increase has been in Africa and Asia. The sharp increase mostly in poor regions of the world implies that in the last few decades, the trends in the world’s calories supply have been converging. Presently, the world food supply is more equal in the world than it was in the previous century, and similarly, there has been a continually decreasing inequality in most countries around the globe.

Economic Development, Food Supply, and Lifestyle

Economic development is ordinarily associated with the food supply in the country and subsequent elimination of dietary deficiency and therefore improving the overall nutritional level in the country. Besides, it also brings qualitative change in the production, distribution, processing, and marketing of food. The increased urbanization has had a massive impact on dietary lifestyle and patterns of individuals and not all are positive. Change in pattern of work, diet, and leisure has always been referred to as nutritional transition, and they contribute significantly to emerging non-communicable diseases in all countries including the poor and developing nations. Besides, the rates of change in these patterns are accelerating particularly among the low income and middle-income nations.The change in dietary patterns which has characterized nutritional transition has involved both qualitative and quantitative change in diets. The adverse change in dietary patterns includes a shift towards high energy density with a significant role of added sugars and fats, high consumption of saturated fats, primary from animal sources. On the other hand, there has been a reduction in consumption dietary fiber and complex carbohydrates, reduction in consumption of fruit and vegetables. These changes in dietary and consumption patterns have been compounded lifestyle changes, which include reduced in physical activity during work and leisure time.

Factors Determining Dietary Patterns

Diet in many countries across the world has evolved over time, and they are influenced by a myriad of factors and intricate interactions including cultural traditions, income, individual preference and beliefs, prices, social, geographical, economic, and environmental factors. All these factors among others interact complexly and intricately to shape dietary patterns of different people. According to the FAO, the average per capita of macronutrients from diets such as protein, energy, and fats can be derived from all food commodities. However, such averages obtained from national data may not correspond directly with the actual per capita availability, which relies on a host of other factors like the inequality to access food.

DÜNYANIN EN ÇOK KAHVE ÜRETEN 10 ÜLKESİ...


Kahve, çok tanınmış bir içecek ve kavrulmuş kahve meyvesi tohumlarıdır. Yüzlerce yıldan beri gözde bir içecek olarak kullanılan kahve, halen birçok ülkede yaygın olarak tüketiliyor. Tat ve koku bakımından farklı kahve çeşitleri var. 75'ten fazla ülke, kahveyi önemli bir ticari ürün olarak yetiştiriyor. Organik kahve üretimi de son zamanlarda küresel pazarda talep görmeye başladı. Ayrıca yeni makineler ve teknoloji kahve çekirdeğinin kalitesini ve muhafazasını artırmaya yardımcı oldu. Arabica ve Robusta, kahve çekirdeklerinde en ünlü türlerdir. Brezilya, dünyanın en büyük kahve üreticisidir. Ancak Afrika bölgesindeki ülkelerde de yoğun şekilde kahve ağaçları yetiştiriliyor. Şimdi aşağıda en çok kahve üreten ülkeleri görelim;

coffee beans



1. Brezilya          2 250 000  ton

2. Vietnam          1 300 000  ton

3. Kolombiya        570 000 ton

4. Endonezya        559 000 ton

5. Hindistan           306 000 ton

6. Etiyopya            264 000 ton

7. Meksika            252 000 ton

8. Peru                  241 000 ton

9. Honduras          240 000 ton

10. Guatemala      234 000 ton