19 Haziran 2019

FAO, ANKARA KONFERANSINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR ARAZİ KULLANIMINA ÇAĞRIDA BULUNDU...


FAO Basın Bülteni...

FAO, Ankara’da gerçekleşen konferansta sürdürülebilir arazi kullanımına çağrıda bulundu...


Fotoğraf: ©FAO/Karen Minasyan

19 Haziran 2019, Ankara, Türkiye – 17-19 Haziran tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen “Arazi Degradasyonu Dengelenmesi’nde Başarılı Dönüşüm: Gelecek Perspektifi” temalı Uluslararası Toprak Kongresi’nde Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye ofisinin organize ettiği “Sürdürülebilir Toprak ve Arazi Yönetimi” konulu yarım günlük oturum dün gerçekleşti.

Oturuma konuşmacı olarak T.C Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üst seviyedeki temsilcileri ile FAO ve Küresel Toprak Sekreteryası’nın uzmanları katıldı.

Oturumda ağırlıklı olarak arazi degradasyonu, arazi/toprak yönetiminin geliştirilmesi ve FAO’nun entegre arazi kullanımı planlaması üzerine Türkiye’ye verdiği destekler görüşüldü.

Açılış konuşmasında FAO Kıdemli Politika Görevlisi Sumiter Broca sürdürülebilir arazi yönetimi için entegre bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğuna dikkati çekerken, sözlerine şöyle devam etti:
“Çok çeşitli arazi kullanıcılarının arazi kullanımı ve arazi degradasyonunun sosyo-ekonomik faktörlerinin sebep olduğu rekabet ortamı, çok taraflı paydaşın katıldığı, küçük çiftçiler için kapasite geliştirici programların olduğu, kırsal kalkınma politikaları ile de bağlantının kurulduğu ve kadınların ekonomik güçlenmesini de içeren bir arazi kullanımı planlamasına ihtiyaç duyulmaktadır”

“Arazi kullanımı planlaması aynı zamanda ekosistem yönetimi, çevresel koruma ve iklim değişikliğine direnci de dikkate almalıdır”.

Doğal kaynaklarımızı korumak için sürdürülebilir toprak ve arazi yönetiminin gerekliliğini vurgulayan Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Metin Türker, tarımın iklim değişikliğinden en çok etkilenen sektör olduğunu ifade etti. Eğer kuraklık ve su kıtlığının devam etmesine izin verirsek, bunun eninde sonunda çölleşmeyi de beraberinde getireceğini vurgulayan Türker, sözlerine şöyle devam etti: “Geç olmadan kaynaklarımızın sürdürülebilir yönetimini sağlayacak metodolojileri uygulamaya geçirmeliyiz. Oluşacak krizi yönetmek yerine var olan riski yönetmek için harekete geçmeliyiz”

Birçok ülke alan planlaması, arazi degradasyonu, biyoçeşitlilik ve iklim değişikliği arasındaki ilişkiyi kurarken entegre bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu kabul ediyor; ancak henüz bu ilişki alan planlaması düzenlemelerine ve politikalarına yansımış değil.

Türkiye’deki toprak kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetildiğinden ve ilgili uygulamaların izlendiğinden emin olunması için FAO ve T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın taslak bir ulusal eylem planı geliştirmekte olduğunu ifade eden FAO Sürdürülebilir Toprak Yönetimi Uzmanı Liesl Wiese sözlerine şöyle devam etti: “Bu plan, toprak yönetimi, toprağın durumu ve takibi için bir toprak bilgi sistemi alt yapısının kurulmasındaki öncelikleri belirlemeli. Taslak ulusal eylem planının Ağustos sonuna doğru son haline gelmesi planlanıyor.”

FAO, küresel girişimler ve ülke/bölge seviyesinde projeler geliştirmede, hükümetlere politika geliştirerek farkındalık arttırmada, ayrıca alan seviyesinde de çiftçilere ve faydalanıcılara yardım ederek sürdürülebilir arazi planlaması uygulamalarına destek sağladı.

Bu önemli FAO girişimlerinden biri de diğer ekosistem hizmetlerini desteklerken, güvenli gıda için de sağlıklı ve üretken topraklar temin etmek adına gezegenin sınırlı kaynaklarının yönetimini geliştirmeyi amaçlayan Küresel Toprak Ortaklığı.

Küresel Toprak Ortaklığı’nın kuruluşundan bu yana Türkiye aktif bir üye oldu ve Avrupa ve Orta Asya’da bölgesel ortaklıkların kurulmasında da aktif rol aldı.

Bu bağlamda, FAO ve T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı iki proje geliştirdiler: projelerden biri tarımsal altyapı hizmetlerinin güçlendirilmesiyle, diğeri ise iklim esnekliği ile ekosistem yönetimini geliştirerek gıda güvenliğine yönelik entegre arazi kullanımı planlaması ile ilgili.

FAO ayrıca Küresel Çevre Fonu’nun ana projelerinden olan “Orta Asya ve Türkiye’de Kurak Alanlarda Entegre Doğal Kaynak Yönetimi Projesi”nin (CACILM-2) de uygulayıcı ajansı.

FAO ve Türk Hükümeti, Küresel Çevre Fonu’nun Yukarı Sakarya Havzası’nda arazi degradasyonunun dengelenmesi için finanse ettiği proje ile Türkiye’de ve bölgede arazi degradasyonunun dengelenmesini izlemeyi amaçlamaktadır. Projenin açılışı yakın zamanda gerçekleştirilecek.

Açılış konuşmaları sonrasında FAO ve Küresel Toprak Ortaklığı Sekreterya’sı uzmanlarının sunumlarıyla devam eden oturum, açık tartışma ve soru-cevap ile devam etti.

Etiketler: , ,

07 Haziran 2019

FAO: GIDA GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK HERKESİN ORTAK SORUMLULUĞUDUR



Gıda güvenliği herkesin görevidir...

Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Güvenliği Günü olan bugün, herkesin güvenli, besleyici ve yeterli gıdaya sahip olma hakkına dikkat çekiyor...

Fotoğraf: ©FAO/Riccardo de Luca


7 Haziran 2019 Budapeşte, Macaristan   - Son yıllarda gıda güvenliği alanındaki dikkat çekici gelişmelere rağmen, gıda kaynaklı hastalıkların küresel boyutu hala kabul edilemez düzeydedir. Dünya’da her yıl yaklaşık 600 milyon kişi (her on kişiden birine denk gelecek şekilde) kirli yiyecekleri yedikten sonra hastalanmakta ve bu grup içerisinden 420.000'i ölmektedir. Güvenli gıda, yalnızca daha iyi sağlık ve gıda güvenliği için değil aynı zamanda geçim kaynakları, ekonomik gelişme, ticaret ve her ülkenin uluslararası itibarı için de önem taşımaktadır.

Dünya'da ilk defa bugün kutlanan Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Güvenliği Günü yediğimiz gıdaların daha güvenli olması sağlama konusundaki çabaları güçlendirmeyi amaçlamaktadır.

Birleşmiş Milletlerin iki kurumu olan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Dünya genelinde gıda güvenliğini artırma çabalarına öncülük etmektedir.

Kirlenme çiftlikten sofraya kadar olan tüm süreçlerde oluşabilir. Bu çerçevede, gıda güvenliğini sağlamak gıda yetiştiren, işleyen, taşıyan, depolayan, satan ve tüketen herkesin ortak sorumluluğudur.

FAO gıda güvenliği ve kalite uzmanı olan Marry Kenny’e göre “Tüketiciler değişimi tetikleme gücüne sahiptir. Ayrıca gıda güvenliğinin güçlüğü göz önüne alındığında, tüketicilerin gıda seçimleriyle ilişkili beslenme ve gıda kaynaklı riskler hakkında zamanında, açık ve güvenilir bilgilere erişmeleri gerekmektedir.”

Gıda güvenliği sizin işiniz! Fotoğraf: ©FAO/Gent Shkullaku (L); ©FAO/Karen Minasyan (R)

Güvenli olduğuna emin olun.
Hükümetler ve gıda güvenliği yetkilileri, hepimizin güvenli ve besleyici yiyecekler yiyebileceğini garanti etmede kritik bir rol oynamaktadır. Uygun gıda yönetmelikleri kapsamında, hükümetler ve gıda güvenliği yetkilileri gıda operatörlerinin tüm gıda zinciri boyunca gıda güvenliği risklerini yönetmelerine yardımcı olabilirler.

Marry Kenny’nin eklediği üzere “Avrupa ve Orta Asya'daki birçok ülkenin, çok sektörlü iş birliği ve risk odaklı yaklaşımların benimsenmesi yoluyla gıda güvenliği kontrol sistemlerini geliştirmek için büyük çaba sarf etmektedirler. FAO-WHO’nun yayınladığı uluslararası gıda standartları (Codex Alimentarius) gibi uluslararası gıda güvenliği standartlarının, halk sağlığını koruyan ve uluslararası ticareti ve ekonomik kalkınmayı kolaylaştıran önemli araçlar olarak kabul edilmektedir.”

Ayrıca, hükümetler ve ilgili makamlar gıda güvenliği risklerinin ve bunların nasıl önleneceği konusunda gıda üreticileri ve tüketicilerini bilgilendirmekten ve yönlendirmekten sorumludurlar. FAO, bölgedeki ülkelerin güvenli gıda sağlayabilmesi için resmi kontrol sistemlerinin güçlendirilmesi, bölgedeki ülkeler arasında teknik yardım ve iş birliğini desteklemektedir.

Ürünlerin iyi işlenmesi, depolanması, saklanması, besin değerlerinin korunması, gıda atıklarının en aza indirgenmesi, gıda güvenliğinin sağlanması ve hasat sonrası kayıpların azaltılması için özel sektöre destek verilmesi ve katılımlarının sağlanması gerekmektedir.


İtalya'daki bir işçi peynir üretim tesisinde bakır bir kaptaki süt yoğunluğunu kontrol ederken. ©FAO/Alessia Pierdomenico


FAO ve WHO, herkesin güvenli, besleyici ve yeterli gıdaya sahip olma hakkı olduğuna ve güvenli gıdaların, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin temel amaçlarından iki tanesi olan sağlıklı bireyler ve açlığı sonlandırmada kritik öneme sahip olduğuna inanmaktadır.

Herkesin sürece nasıl katılabileceğini göstermek için her iki Birleşmiş Milletler kurumunun ortaklığında yeni bir kılavuz hazırlanmıştır. Bu kılavuz gıda güvenliğinde sürekli bir fark yaratmak için aşağıdaki beş adımdan bahsetmektedir;
Güvenli olduğuna emin olun. Hükümetler herkes için güvenli ve besleyici gıda sağlamalıdır.
Güvenli yetiştirin. Tarım ve gıda üreticileri iyi uygulamalara uyum sağlamak zorundadır.
Güvenli saklayın. İşletmeciler gıdanın güvenli olduğundan emin olmalıdır.
Güvenli olduğunu kontrol edin. Tüketicilerin, gıdalarla ilgili beslenme ve hastalık riskleri hakkında zamanında, açık ve güvenilir bilgilere erişmesi gerekir.
Güvenlik için bir araya gelin. Hükümetler, bölgesel ekonomik yapılar, Birleşmiş Milletler kuruluşları, kalkınma ajansları, ticari sivil toplum kuruluşları, tüketici ve üretici grupları, akademik ve araştırma kurumları ve özel sektör kuruluşları gıda güvenliği konularında birlikte çalışmalıdır.

2019 yılı itibariyle 7 Haziran tarihi gıda güvenliğinin yararlarının kutlanacağı gün olarak belirlenmiştir. Dünya Gıda Güvenliği Günü, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Aralık 2018’de kabul edilmiştir.

Etiketler: ,

30 Mayıs 2019

DÜNYADA AÇLIK VE OBEZİTE SORUNU ANCAK KÜÇÜK AİLE ÇİFTÇİLERİ SAYESİNDE ÇÖZÜLEBİLİR!


FAO Basın Bülteni...

26 Mayıs, 2019 Roma...

BM Genel Kurulu Başkanı Maria Fernanda Espinosa, Roma'da yaptığı açıklamada, yetersiz beslenme ve diğer yetersiz beslenme biçimleriyle mücadele etmek ve sağlıklı beslenmeyi teşvik etmek için küresel çabaların ön saflarında yer alan aile çiftçilerine, dünyada artan açlık ve obezite dolayısıyla daha güçlü destek verilmesi gerektiğini söyledi.

Espinoza, FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü) ve IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu) tarafından aile çiftçiliğinin önündeki zorlukları ve fırsatları tartışmak için düzenlenen uluslararası diyalog toplantısında 300'den fazla katılımcıya yaptığı konuşmada, “Üretilen gıdaların üçte birinin kaybolduğu ya da boşa harcandığı ve arazinin üçte birinin hayvancılık için kullanıldığı bir dünyada, bu insanlar geçim kaynaklarını, iş dünyasını, topluluk uyumunu ve kırsal alanlarda kalkınmayı destekleyebilecek hayati sosyoekonomik aktörler olarak görülmeli” dedi.

Espinosa, aile çiftçilerinin, yaklaşık 1 milyon bitki ve hayvan türünün neslinin tükenme riski altında olduğu konusundaki endişe verici uyarılar bağlamında, tarımsal biyolojik çeşitliliğin ve geleneksel bilgilerin korunmasına önemli bir katkıda bulunduğunu belirtti.

“Hem dünyadaki eşitsizlik hem de gıda kalitesi açısından da büyük bir zorluk yaşıyoruz” diyen Espinoza, "Dünyanın açlık ve obezite oranlarının eşzamanlı endişe verici bir yükselişine tanık oluyoruz. Pastoralistlerden yerli halklara ve orman sakinlerine kadar aile çiftçileri, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi için çok önemli bir katkı sağlıyor” şeklinde konuştu.


Photo: ©FAO


Etiketler: ,

28 Mayıs 2019

FAO: 80 PERCENT OF THE WORLD'S FOOD PRODUCED BY FAMILY FARMERS


According to the U.N. Food and Agriculture Organization (FAO), 80 percent of the world’s food is produced by family farmers. And approximately 72 percent of farms worldwide are less than one hectare, while just 6 percent are larger than five hectares, according to the FAO.

To examine the challenges faced by these small family farmers and to celebrate FAO launched the new Family Farming Knowledge Platform (FFKP) to support better policies for family farmers and provide data for governments and organizations. 

"There was a need to share knowledge on family farming—on the different kinds of policies that governments have implemented and the numerous activities of family farmers and their organizations in the field," says Francesco Pierri, Chief of the Advocacy Unit in the FAO Office for Partnerships, Advocacy and Capacity Development.

Family farming includes fisheries, forestry, and livestock production in addition to crop production. "Family farmers feed our communities and take care of our earth—they are crucial allies in the fight against hunger and rural poverty," says FAO Director-General José Graziano da Silva.

The new digital platform provides a wealth of information, data, and legislation, aiming to build stronger public policies in support of family farming worldwide. "There is a lot of information available on the web, but it's scattered—we wanted one single access point for all the information out there, for anybody working in this field to use,” says Pierri. Statistics, academic reports, and case studies will be added to the platform as further research becomes available.

Through the FFKP, FAO is democratizing innovation by disseminating family farmers’ creative solutions to the challenges of climate change, resource scarcity, and farm business management. Publicly available information not only improves the visibility of farmer-led solutions but also provides grassroots support for effective public policies that support food producers.

The data and research gathered by the FFKP have the potential to unlock farmers’ solutions to everyday challenges. By engaging farmer networks and organizations via the platform, the FAO expects that the conversations spurred by the IYFF will continue to push for effective policies and raise global awareness of the daily realities of working in agriculture.

Smallholder farmers are seen by the FAO as crucial to achieving sustainable use of natural resources, providing food security and balanced diets to local communities, and breaking cycles of rural poverty. These farmers face immense obstacles such as limited access to land, credit, and technology; poor basic services and infrastructure; and imminent climate threats.

However, policies often fail to recognize the contributions of smallholder family farmers and are not geared to supporting them. FAO recommends better policies focus on access to credit and finance, improvement of trade and markets, and sustainable use of natural resources. Farmer-led research and extension—amplified by farmers’ traditional knowledge—will also be vital to the cultivation of a new generation of family farmers.

Now is the time to recognize and support family farmers’ traditional knowledge in the international arena and major multinational institutions. Governments should prioritize implementing the voluntary guidelines on responsible governance of tenure of land, fisheries, and forests, which were passed within the Committee on World Food Security. Join Food Tank in urging governments to protect farmers’ traditional knowledge through the proposed sustainable development goals and support family farmers around the world. Read more about this issue and sign the petition HERE.

What organizations and networks do you know of that are supporting family farmers across the globe? Share your ideas with me at Danielle@foodtank.com! And don't forget to share this with your social network!

Etiketler: , ,

23 Mayıs 2019

FAO: SURİYELİ MÜLTECİLER TARIM SEKTÖRÜNDE İŞ SAHİBİ OLABİLİR


FAO Basın bülteni...

Hayatımızı devam ettirebilmek için işe ihtiyacımız var!

FAO, ‘İstihdam Olanakları Vasıtasıyla Mültecilerin Öz yeterliklerinin Artırılması ve Tarıma Dayalı Geçimlerinin Geliştirilmesi’ Projesi’nin 3. fazının açılışı Bursa’da gerçekleştirildi. Törende, Suriyeli mülteci ve proje faydalanıcısı olan Duha Abdullah Alkarem’in söyledikleri dikkat çekti.

010A3839
Photo: ©FAO


23 Mayıs 2019; Ankara, Türkiye– Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO), Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), ve T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı işbirliğinde yürüttüğü ‘İstihdam Olanakları Vasıtasıyla Mültecilerin Öz Yeterliklerinin Artırılması ve Tarıma Dayalı Geçimlerinin Geliştirilmesi’ Projesi kapsamında22 Mayıs 2019 tarihinde Bursa’da açılış töreni gerçekleştirildi.

Açılış töreni Bursa İl Tarım ve Orman Müdürü Hamit Aygül’ün konuşması ile başladı. Konuşmasında Bursa’nın Türkiye’de tarım, gıda ve hayvancılık konularında çok önemli bir yere sahip olduğunu, projenin 3. Fazında Bursa olarak yer aldıklarından ve uluslararası kuruluşlarla bu projeyi yürüttüklerinden dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Bursa’da eğitimlerin ekmek, zeytin ve meyve sektörlerini kapsayacak şekilde üç ana bölüm çerçevesinde ilerleyeceğini iletti.

Proje Koordinatörü Murat Özoğlu, proje hakkında genel bilgiler verdi. FAO olarak projenin ilk iki fazın süresince Türkiye’nin farklı illerinde gerçekleştirilen mesleki eğitim ile yaklaşık 2.000 faydalanıcıya erişildiğini ve kurslara katılanların %95’ni eğitimini başarıyla tamamlayıp istihdam fuarları kanalı ile yaklaşık %22’sinin iş sahibi olduğunu söyledi.

Projenin üçüncü fazının; Adana, Bursa, Gaziantep, İzmir, Manisa, Mardin, Mersin ve Şanlıurfa illerinde uygulandığını, bu illerde yaşayan mülteci ve yerel halkın da dâhil olduğu 815 kişilik kursiyerlere ekmek yapımı, meyvelerde hasat ve depolama, narenciye, büyük ve küçükbaş hayvancılık, sebzecilik, bağcılık, seracılık, Antep fıstığı, zeytin budama/ hasatı ve sebze kurutma gibi teknik ve mesleki konularda işbaşı eğitimlerin verileceğini iletti. Eğitimler sonrasında 8 ilde istihdam fuarları düzenlenerek, eğitimini tamamlamış olanların içerisinden işe yerleştirilmeleri için çalışmalar yapılacağının altını çizdi.

Törende Türkçe olarak konuşan proje yararlanıcısı ve kursiyeri Duha Abdullah Alkarem; “Ben ve benim gibi Suriye’den göç eden vatandaşlar yaklaşık altı/yedi yıldır Türkiye’de sizlerle birlikte yaşıyoruz. Bizler ve ailelerimiz Bursa’da yaşamayı öğreniyoruz. Hayatımızı devam ettirebilmek için işe ihtiyacımız var. Pek çok farklı alanda çalıştık. Yapabileceklerimiz var. Farklı alanlarda eğitimler aldık. Fakat bu birikimi nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz. Bu eğitimlerle bir alanda bilgi sahibi olup uzmanlaşmış olacağız. Ben unlu mamuller eğitimi alıyorum. Alacağım sertifika ile daha iyi işler bulacağımıza ve kendi imkânlarımız ile hayatımızı geçirebileceğimize inanıyorum. Bizlere eğitimler ile yön veriliyor. Uygulama eğitimleri ile işi nasıl yapacağımızı görüyoruz. En önemlisi Türk yaşam şekillerini ve kurallarını görüyor, diğer insanlar ile kaynaşabiliyoruz. Bu imkânı bizlere veren herkese arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum.” dedi.

FAO Program Sorumlusu Sheikh Ahaduzzaman açılış konuşmasında, FAO olarak Tarım ve Orman Bakanlığı, diğer proje paydaşları ve özel sektör ile çok yakın iş birliği ile hem Suriyeli mültecilerin hem de tarım sektöründe yer alan ev sahibi toplulukların dayanıklılığını artırmak ve geçimlerini sağlamak amacıyla hareket ettiklerini iletti. Son sekiz yılda Türkiye hükümetinin destekleri sayesinde tüm uluslararası kuruluşların Suriyeli Mültecilerin dayanıklılığını artırmak için çalıştığını ifade etti. Son iki yıl içerisinde FAO olarak Türkiye’nin sekiz ilinde benzer projeler uygulayarak çok yetkin sonuçlar ve etkili geri bildirimler elde ettiklerini vurguladı. Bursa’da yaklaşık 100.000 Suriyeli mültecinin yaşadığını ve bu kişilerin tarım sektöründe iş sahibi olabileceklerini söyleyerek konuşmasını tamamladı.

Tarım ve Orman Bakanlığı Uluslararası Kuruluşlar Daire Başkanı Ayhan Baran konuşmasında, Bursa’nın uygulayıcı iller arasında ilk defa yer aldığını, Türkiye’nin önemli tarım merkezlerinden biri olduğunu ve tarım istihdamı açısından önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Bursa’da yaşayan Suriyeli Mültecilerin ise bu eğitimler sayesinde Bursa’da kolaylıkla iş bulabileceklerini iletti.

Etiketler: , ,

18 Mayıs 2019

FAO: GELENEKSEL TARIM SORUNLARI ÇÖZMÜYOR, İNOVASYONA İHTİYACIMIZ VAR


Sürdürülebilir tarım için gerekli küresel eylem...

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Direktörü Jose Graziano da Silva, "Hiçbir ülke tek başına tam olarak karşılaştığımız tüm zorlukların üstesinden gelemez, bu yüzden küresel hareket etmeliyiz. Kimse geride bırakılmamalı" dedi.

FAO Konseyi’nin, kuruluşun idari ve mali işlerini yöneten yönetişim organı, hafta boyunca süren görüşmelerin sona ermesiyle, José Graziano da Silva, yaptığı açıklamada, katılımcıların fikir birliği içinde karar vermelerini övdü ve görev süresi 2019'da sona erdikten sonra da bu yaklaşımı sürdürmelerini istedi.

İnovasyona ihtiyacımız var

"2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi, aşırı yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması ve yaşanabilir bir ortamın sağlanması gibi küresel hedeflere ulaşmak için ortak eylem konusunda temel bir araçtır" diyen Graziano da Silva, "Ülkeler geleneksel tarımsal yaklaşımlar temelinde sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşamıyor. Dolayısıyla inovasyona ihtiyacımız var" şeklinde konuştu.

Bu yıl Konseydeki müzakereler arasında bütçe planları ve üye ülkeler ya da FAO’nun tarım, ormancılık ve balıkçılık da dahil olmak üzere ana çalışma alanlarını düzenleyen teknik komiteler tarafından sunulan teklifler ve önerilen girişimler de yer aldı.

Konsey üyeleri, FAO’nun sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerinde öncü rolünü onaylayarak, kuruluşun “bu konularla mücadele etmek için doğru forum” olduğunu ve bu konumu desteklediklerini belirtti.












Etiketler: , ,

"AFRİKA TARIMININ GELECEĞİNİN İNOVATİF UYGULAMALARA BAĞLI OLDUĞUNU BİLİYORUZ"


Tarımsal yenilik Afrika'nın büyümesine nasıl yardımcı oluyor?

Güney Afrika Cumhuriyetinde, hükümet tarım sektöründe 20 mesleği 'kritik beceri' olarak listeledi. Her meslek birçok uzmanlık alanıyla bağlantılı ve bunlarla ilgili yüzlerce iş fırsatı var. Bu kıt beceriler arasında toprak ve mera uzmanları, tohum araştırma teknisyenleri, sulama mühendisleri, zirai ilaçlama operatörleri ve mezbaha veterinerleri bulunuyor.

Fırsat yelpazesi çok geniş olsa da, özellikle çiftçilerin ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya olduğu Afrika'da toprak bilimcilerin rolü kritik olmaya devam ediyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Afrika’nın tarım arazilerinin yüzde 50’sinden fazlasının besinlerin tükenmesi, toprak asitliği ve erozyon gibi ciddi toprak sorunlarına sahip olduğunu tahmin ediyor. Bu zorluklar sadece üretkenliği sınırlamakla kalmıyor, aynı zamanda Afrikalı çiftçilerin de yeterli gıda üretme yeteneğini kısıtlıyor.

Kullanılmayan ekilebilir arazi fırsatı

Laeveld Agrochem Pazarlama Direktörü Corné Liebenberg, Afrika kıtasının büyüme fırsatına sahip en büyük coğrafi alan olduğuna dikkat çekiyor: "Afrika, tüm kıtaların en kullanılmayan ekilebilir alanlarından oluşuyor. Bütün dünya yeterli gıda üretimi ve küresel bir gıda krizini önlemek için Afrika'ya bakıyor."

Laeveld Agrochem için bu çoklu zorluk ilham verici bir çözüme yol açtı. Hassas tarım uygulamalarına olan tutkuları, bitki ve toprak sağlığını geliştirirken, mahsullere özgü besin, uyarıcı ve enerji ihtiyaçlarını karşılayan bir dizi özel beslenme ve toprak sağlığı ürünleri formüle eden ve üreten bir şirket olan Agri Technovation'ın kurulmasıyla sonuçlandı.

FAO tarafından yayınlanan bir raporda, Sahra altı Afrika'da yaklaşık 51 milyon çiftliğin bulunduğu ve bunların yine yaklaşık 41 milyonunun iki hektardan daha küçük olan küçük çiftlikler olduğu belirtildi. Bu küçük tarım işletmelerinin ancak çok azı yeni ve gelişmiş değer zincirleri ile bağlantılı.
Laeveld Agrochem gibi çözüm odaklı bir işletme ise, hizmetlerini bu çiftçilerin yararlanabileceği alanlara kadar genişletmek için inovatif yani yenilikçi hizmet araç ve yolları sunma çabası içinde.

Tarımsal fırsatlar

Güney Afrika'da, yaşlanmakta olan çiftçi nüfusu ki ortalama yaşları 60 civarında, ancak bu durum sektör ve gençler için de yeni fırsatlar ortaya çıkarıyor.

Hükümetin Ulusal Kalkınma Planına göre, sektörün 2030 yılına kadar yaklaşık bir milyon kişiye iş yaratması bekleniyor. Bu olgu ise yenilikçi ve motive olmuş gençlerin Güney Afrika Cumhuriyetinde ekonominin geleceğinde büyük rol oynayacağı düşünülen tarım sektörünün bir parçası olmaları için yeni ihtiyaç ve fırsat olduğu anlamına geliyor.

“Değişimin hemen her seviyede tek çözüm olduğu tarım gibi bir sektörde, çiftçilere ve sektörün gelişmesine destek olmak, büyümek ve küresel olarak rekabet edebilmek için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız. Çünkü Afrika tarımının geleceğinin yenilikçi (inovatif) uygulamalara bağlı olduğunu biliyoruz.”












Etiketler: , ,